Çağa ayak uydurabilmek
Okurların hoşgörüsüne sığınarak bugün de tekne vergileri ile ilgili bir iki şey yazacağım. Hafta içinde Maliye Bakanı Unakıtan'ın bir açıklaması vardı. "Ondan alma, bundan alma. Nereden toplayacağız biz bu vergiyi?" diyordu Sayın Bakan... Düz vergici mantığıyla bakıldığında doğru bir söylem. Ama gerçek öyle mi? Maliye Bakanı, alacağı kararlarla ülkemizin, "biz bir yana" çocuklarımızın geleceğini etkileyen önemli insanlarından biridir. Onun adımları "Bu vergi ekonomimize ne getirir, ne götürür?" diye atılmak zorunda. Türkiye'nin en büyük sıkıntılarından biri işsizlik. Teknelerden zaten toplanamayan vergilerden vazgeçerseniz ve böylece Türk bayraklı tekne sayısını arttırırsanız yaratılacak ekonomik hareketlilikle doğacak ekonomik girdiler, sizin toplamayı hayal ettiklerinizin bile önüne geçer. Bunu vergi konusunu iyi bilen tüm kişiler söylüyor Bakın gerçekçi olmak zorundayız. Yabancı bayraklı teknelere yaptırım yerine, yabancılara bile Türk bayrağını takmayı özendirmeliyiz. Şöyle düşünelim. Yabancı bayraklı tekneler vergisiz yakıt alabiliyorlar. Sen adama gönüllü olarak Türk bayrağı çektirdiğin zaman her yakıt satışında alacağın vergi ondan beklediğini defalarca katlar. Bunun dışında o teknelerin Türkiye'de bağlanma, yıllık bakım gelirlerini bunlardan aldığın vergileri, insanların kazanacaklarından alınacak vergileri hiç düşünemiyor muyuz? Avrupa'dan en az hesapla 10 bin tekneyi Türkiye'ye getirebilsek, "Vergi şöyle dursun" 30-40 bin kişiye iş imkanı sağlarız. Bunun için de devletin para yatırması da gerekmiyor. Gölge etmesin başka ihsan istemez!.. 30-40 bin kişinin yılda birkaç kez ülkemize geliş gidişlerini, onların konuklarının Türkiye'ye geldiklerini, alışveriş yapıp para harcadıklarını düşünün En azından bu adamlar çıkıp bir yerlerde yemek yemez mi?
HER ADIMDA VERGİ YAĞAR Gördüğünüz gibi toplanacak para say say bitmiyor. Bütün bunları kim önlüyor: Maliye ve bürokrasi. Sen ülkeye sel gibi akacak paranın önüne bir kez alacağın "Tekne Türkiye'ye gelmediği için aslında hiç alamadığın" KDV ve MTV uğruna bir set çekiyorsun. Set çekmek bile değil suyu başka tarafa yönlendiriyorsun. Sırası gelmişken "Nereye koyacağız bu 10 bin tekneyi?" sorusunun cevabını da vereyim. Bürokratik engelleme kaldırılırsa yapım izni bekleyen marinaların iki yıl içinde devreye girmesiyle bu kadar tekneye yer sağlanabilir Bakınız sadece Dalaman Yat Limanı'na yapılan bürokratik engellemeler başlı başına bir roman konusudur. Devlet ve bürokrasi 2 milyon dolar harcattığı firmayı yapacağı diğer dört limandan da vazgeçirmiştir. Aslında ülkemizin en büyük sıkıntısı devlet çarklarının ağır dönmesi ve bürokrasimizin kendisini hala 30-40 yıl öncesinin gücünde görmesidir. Bürokraside de çağı, teknolojiyi yakalamak zorundayız. Yalnız teknik değil kafa olarak da... Bunu yapamazsan sonunda elinde "gerçekte toplanamayan çağdışı" bir vergiye kalakalırsın. Buna başka bir iki örnek daha vereyim mi? Mesela; radyodan vergi alırsın. Sokakta satılan Çin malı radyoları bir yana bırakalım. Artık neredeyse tüm cep telefonlarında radyo vardır. Onları ister istemez görmemezlikten gelirsin. Çünkü bu iş çağdışı kalmıştır. Sen, GPS dediğimiz mevki tayin eden aletleri, Telsiz Genel Müdürlüğü'nden alınacak izne, vergiye bağlarsın. Bugün yeni otomobillerin hepsi GPS'li gelir. Otomobilden vazgeçtim, GPS'- ler cep telefonuna da girer. Yetmedi yeni kol saatlerinin de GPS'li modelleri üretilir...Haydi bakalım tut tutabilirsen, bul bulabilirsen!.. Böyle bir vergi, böyle bir bürokrasi çağdışı sayılmaz mı?..
|