Koruyalım derken zarar vermek
Gerçekten de elimizin, dilimizin ayarını, kantarın topuzunu sıkça kaçıran bir toplumuz. Nereye baksanız uygulamada "Vur deyince öldürmek" fiiliyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu hafta "Tüketiciyi Koruma" paranoyası ile ilgili bir olayı nakledeceğim. Kızım ve arkadaşları Naviga adlı bir denizcilik dergisi çıkarıyorlar. Derginin tüm ortakları denizci ve "Bu dergi vasıtasıyla denize yüzünü dönen adam sayısını artıracağız" diye bu işe giriştiler. Dergiyi alanların arasında bir tekne sahibi olmayı hayal edenlerin bulunduğunu yakından biliyoruz. Arkadaşlarla bu konu "dergi olarak okurlarımızdan sadece yelkenle kullanılabilen ufak bir tekne verelim" diye karara bağlandı. Kampanya çılgınlıklarını, promosyon salgınını başladığı noktadan yasaklandığı ana kadar birebir yaşadığım için yasakları yakından biliyorum. Kuponla böyle bir çekiliş yapılmasına imkan yok. Sorduk soruşturduk. "Kupon vermeden, yeniden abone olmak şartı getirmeden verebilirsiniz" denildi.
FRANSA'YA SİPARİŞ Hiçbir şey beklemeden abonelerine ufak da olsa bir tekne vermek, özellikle de bir dergi için çok da kolay bir iş değil. Jeanneau adlı firma ile temasa geçtik. Onlar da heyecanlandılar ve bazı kolaylıklar sağladılar. Gözler karartıldı ve tekne Fransa'ya ısmarlandı. Yeri gelmişken söyleyeyim tekne dediğin otomobil gibi elinin altında hazır değil. En erken üç - beş ayda teslim alabiliyorsun. Tekne yılbaşında Türkiye'ye gelecek İstanbul Boat Show'da o güne kadar abone olanlardan birine çekilişle vereceğiz. Bu arada Fransızlar da çok heyecanlandılar. Dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan şirketin satış müdürü bu iş için Türkiye'ye gelme kararı aldı. Bu arada biz resmi müracaatımızı yapmak için de harekete geçtik. Konuştuğumuz bürokrat arkadaşlar son derece iyi niyetliler. Ancak görüşmede uzmanlardan biri "Siz tiraj artırıcı bir şey veremezsiniz. Abone de tiraj sayılır. Ancak müracaat tarihine kadar abone olanlara verebilirsiniz" demez mi!.. Bu arada ithalat işlemleri başlamış paralar yatırılmış. Bunu da sineye çektik. Yapacağız bir çekiliş vereceğiz eski abonelerden birine... Derken resmi müracaatımıza resmi cevap geldi: Bir dergi ne aboneye, ne başkasına kültür ürünü dışında hiçbir şey veremez. Naviga'nın üzerinde ne kadar "Deniz ve yelken kültürü dergisi" yazarsa yazsın. Yelkenli, yelken kültürünün bir ürünü olarak kabul edilmedi. Aslında şunu da ifade edeyim uzmanlar arasında da bu konuda gerçek bir mutabakat yoktu. Bizim tiraj artırıcı hiçbir eylem yapmayacağımız garantisi de fayda etmedi. İşin en trajik yanı ise eğer tekneyi verirsek bizi 150 milyar lira gibi inanılmaz bir para cezası bekliyordu. Böyle bir ceza otomatik olarak derginin kapısına kilidin asılmasıydı.
KİMSENİN AKLI ALMADI Fransızlar'ın Türkiye'deki Alman temsilcisine utana sıkıla durumu anlattık. Daha doğrusu anlatmaya çalıştık. Ama gerçekten anlamadı, anlamadığı için de öbürlerine nasıl anlatabileceğini bilemedi. Çünkü adamların tüm yat dergileri her sayıda radardı, gps'ti binlerce dolarlık hediyeler veriyorlardı. Doğrusunu isterseniz tüketiciyi koruma adına tüketiciye karşılıksız vereceğin hediyeye mani olunmasını benim aklım da almıyordu. "Yahu bedava, kupon filan yok gönlümden koptu bir yelkenli hediye edeceğim arkadaş" diyemiyordun. Alışveriş merkezleri, gazozlar, cipsler herkes istediği hediyeyi üstelik bir de cep telefonundan para toplayarak veriyordu da bir dergi okuyucusuna kendi yayın politikasına uygun da olsa herhangi bir hediye veremiyordu. Şimdi serin kanlı düşünelim. Basında bu promosyon işinin suyu çıkmıştı. Hatta bazı kötü niyetli kişiler milleti resmen dolandırdılar. Bu yüzden de böylesine katı bir kanun çıkartıldı. Ama artık işe serin kanlı bakıp tüm dünyada nasıl yapılıyorsa, bizde de öyle bir düzenlemeye gitmek gerekmez mi? Evet, zamanında çok hatalar yapıldı ve bu işten herkesin canı yandı. Şimdi ise köprülerin altından çok sular aktı. "Haydi" desen bile büyük müesseselerin de artık promosyon işlerine balıklama atlamayacağını biliyorum. Onun için şu kanunu bir daha gözden geçirsek diyorum. En azından yapılacak akıllı düzenlemelerle tüketiciyi koruyalım derken tüketiciye kazık atmaktan, onların menfaatini engellemekten kurtuluruz.
|