|
|
Sakin, çok sakin
Sakin olmalı insan, çok sakin... Nefes alıp verişi bile aceleye getirmemeli. Yemek yerken ağzının içinde 20 saniye tur attırmalı lokmasına... Sözler, boğazındaki dokuz boğumun yolunu bilmeli dışarı çıkarken, kestirme patikayı kullanmamalı. Sakin yaşamalı insan, çok sakin... Öfkeyle kaldırmamalı poposunu bulunduğu yerden... Kaldırıyorsa da eğer, keskin sirkenin yüreğini asit gibi kavuracağını hesap etmeli. Yolda deve adımları atmamalı. Yol dediysem, asfalt yol değil sözünü ettiğim... Hepimizi aynı yere çıkaracak yaşam yolu, anladınız siz... Geyşa adımlarıyla yürümeli, sakin sakin. Son sürat giderken, uçurum eşiğinde durmak zordur çünkü. Geyşa adımları. Minik minik. Ki önündeki tüm engelleri önceden kestirebilesin. Aşabilesin. Yoluna devam edebilesin. Tökezlesen de, yardım almadan toparlayabilesin. Sakin düşünmeli insan, çok sakin... Tilkilerin kuyruklarını birbirine dolandırmamalı. Telaşlı önyargıların, kavurucu paranoyaların, her parmağına bağlı balonlar gibi havada uçuşmasına, o iplerin birbirine dolanmasına izin vermemeli. Sakince tek tek, tüm balonları salıvermeli gökyüzüne... Önce sarı, sonra kırmızı, yeşil, mor, turuncu... Tüm iplerden kurtulmalı parmakları... Kendi kendiyle kalmalı.. Sakince... Gelecekse abartısız bir coşkuyla gelmeli, giderken gürültü çıkarmadan ardından sessizce kapamalı kapıları... Ama hep... Sakince.
|