Perilere inanır mısınız?
Bu dünyada ne zaman bir umut ışığı bulsan, yok etmek isteyen birileri olur" dedi adam... Johnny Depp... Finding Neverland isimli filmde... Ağlama konusunda herhangi bir zorlamaya ihtiyaç duymam gerçi ama bu kadar ağladığım ikinci film bu... Diğeri Jean-Jacques Annaud'nun, The Lover'ıydı. Hatta bu film benim için o kadar özeldi ki, afişi her zaman evimin en görünen yerini süslemiştir. Daha da önemlisi, filmin afişinde 'Sevgili'nin hem İngilizcesi hem de Çincesi yazar... İşte o Çince olanı, şu anda benim sırtımın sol üst köşesindeki dövmede vücut bulmuş durumdadır. Neyse... İşte Annaud'nun Sevgili'sinden sonra, bildiğiniz, haykıra hönküre ağladığım ikinci film, Finding Neverland oldu. (Şimdi bu yazdıklarımdan 'En çok ağlanan film en güzel filmdir' sonucu çıkmasın. Ama madem bana bu kadar gözyaşı döktürdü, demek ki film, az biraz ciğerime ciğerime dokundu. Eh bu da bir başarı değil midir?) Bu ayın sonunda dağıtılacak Oscar ödüllerine aday olan film, Peter Pan'in yazılış hikayesini anlatıyor. Ki, neden bilmiyorum, benim 'en sevmediğim' çocuk hikayeleri arasında yer alır kendisi... Yer alırdı... Artık değil...
*** Johnny Depp, Karayip Korsanları'ndan sonra kalbimi bir kez daha bu filmle fethetti. Ama bu kez o baştan çıkarıcı korsan tiplemesinde olduğu gibi muhteşem görüntüsüyle değil... Ve aah o Peter... Yani Peter Pan hikayesine esin kaynağı olan 12 yaşındaki 'gerçek Peter'... Final sahnesinde öldürdün sen beni küçük Peter'cık.. Televizyon ekranının içinden geçip seni kucaklamak, sarıp sarmalamak, becerebildiğim kadar teselli etmek istedim. Her an harekete geçmeye meyilli doğurma içgüdümü yeniden tetikledin sen benim... Kıyamam sana...
*** Pekiiii... Son soru... Siz perilere inanır mısınız? Ben inanırım. Ama gerçekten inanırım. Laf olsun diye değil. Ayrıca hayır! Hiç çocukça da değil! Bunu birkaç kez, birkaç kişiye daha söylediğimde, yüzüme "Ne saçmalıyor bu?" diye bön bön baktılar da o yüzden kendimi savunuyorum şimdi. Size ne kardeşim? Ben inanıyorum. Filmin sonlarına doğru küçük pericik Tinkerbell diyor ki; "Her çocuk doğduğunda onunla beraber bir peri de doğar ve onunla birlikte yaşar. Ama çocuk büyüyüp de 'Ben perilere inanmıyorum' derse o zaman perisi ölür." Şimdi yazının en başına dönün. İlk satırı okuyun. Hah! İşte umutlarımızı yok etmek isteyen o hödüklere karşı her zaman bir destek kuvvete ihtiyacımız var. Bu yüzden aman perilerinize mukayyet olun. Onlar bize lazım. İnanın!
|