Yaz Bitti, Güz Oldu
AB'nin Türkiye'ye yaktığı "yeşil ışık", "burka" ve siyasi partilerin oy kapma telaşı, güze giren Brüksel'de geçen haftanın konularıydı
Yaz, yüzünü güze döndü. Ama yaz sıcakları Belçika'ya hiç uğramadı ki, "Güz geldi" diyeyim. Mevsim döndü, yine güz geldi. Ağlayan şehir Brüksel yine bildiğiniz gibi; salya sümük. Ve gri ve soğuk ve ıslak ülkede, geçen haftanın satırbaşlarını yolluyorum sizlere. Geçen hafta Brüksel'de tarihe tanıklık ettim. Türkiye'nin 41 yıldır beklediği "yeşil ışığı" ilk görenlerden biri olma ayrıcalığını yaşadım. AB Komisyonu, Türkiye ile müzakerelerin başlamasını öneren raporu açıkladı. "Türkiye, Kopenhag Kriterleri'ni 'yeterli ölçüde' yerine getirmiştir. Tam üyelik müzakerelerinin başlaması tavsiye edilir" ifadesini ilk okuyanlardan biri oldum. AB, bu raporla hem Türkiye'nin beklentilerine cevap verdi hem de AB üye ülkeleri ile Avrupa kamuoyunun kaygılarını ve tereddütlerini karşıladı. Türkiye'nin olduğu gibi Belçika'nın dış politikasını "AB raporu" oluşturdu.
Günlerce ve sayfalarca AB raporu ve Türkiye yazıldı. Belçika'nın iç politika gündemini ise "burka" meşgul etti. Entegrasyondan Sorumlu Bakan Mario Keulen'den sonra İçişleri Bakanı Patrick Dewael da 'burkaya takanlar' kervanına katıldı. 'Evliliğe zorlama ya da başörtüsünü zorunlu kılmak gibi kadınlara karşı ayrımcı uygulamaları tartışmaya açmak istediğini' söyleyen Dewaele, Batı toplumlarının din ve devlet işlerinin birbirinden bağımsızlığı, kadınerkek eşitliği gibi değerler üzerine kurulduğunu, ancak İslami toplumlarda bu değerlerin geçerli olmadığını söylerken, göçmenlerin Batı toplumunun değerlerine uyması gerektiğini belirtti. Sokakta yürüyen insanların 'tanınıyor' giysiler giymesi gerektiğini vurgulayan İçişleri Bakanı'nı anlamamak mümkün mü? Bu durum kara çarşaf giymiş erkeklerin kahvehaneleri taradığı bir dönemden geçmiş kuşağın 'yaralılarından' olan bizler için şaşırtıcı olmasa gerek. Son seçimlerde, tabanının bir bölümünü ırkçı parti Vlaams Blok'a kaptırmış Liberal Parti'li İçişleri Bakanı'nın gizli gündemlerinden birinin "sonraki seçimlere kadar kaçan oyları mümkün olduğunca geri kazanmak" olduğunu bilmesem, bakana hak vereceğim.
Talep doğru ama 11/09'dan sonra kültürler arası cepheleşme ve düşmanlığı pekiştirmekten başka işe yaramayan yöntem yanlış. İktidardaki Liberal Parti'nin bütün çabalarına rağmen son kamuoyu yoklaması Flaman bölgesinin en büyük partisinin, ırkçı Vlaams Blok olduğunu ortaya koydu. Araştırmayı ise Het Laatste Nieuws, La Libre Belgique ve VTM özel televizyonu yaptırdı. Hıristiyan Demokratlar oy kaybederken, iktidardaki Sosyal Demokratlar ve Liberaller oylarını az da olsa yükseltti. Seçimlerde baraj korkusu yaşayan Yeşiller ise yerinde saydı. Belçika'da en popüler siyasetçi Sosyalist Parti Genel Başkanı Elio Di Rupo ve Başbakan Guy Verhoftadt oldu. Yaklaşık 10 bin işçiye istihdam sağlayan Alman kargo şirketi DHL'in Zaventem uluslararası havalimanında kalıp kalmayacağına bir türlü karar veremeyen Belçika'da işsizlerin sayısı yüzde 6 artarak, 612 binden 650 bine ulaştı. Sosyal ödenek hakkına sahip kişi sayısı da 451 binden 474 bine çıktı. Yardıma muhtaçlara maddi destekte bulunan sosyal yardım kuruluşu OCMW'nin Anvers Şubesi 22.5 milyon Euro'nun nereye harcandığını açıklayamıyor. Kim bilir hangi yöneticilerin veya kim bilir hangi siyasetçilerin villasının yapımına 'yardım' edildi...
|