| |
|
|
Tüm dünyalıların başı sağolsun!
Haberx.com'da, "Marlon Brando'nun en fazla hangi filmini beğenmiştiniz" diye bir anket vardı. Filmler de şöyle sıralanmıştı: The Godfather, Last Tango in Paris, "On the Waterfront, Apocalypse Now, Don Juan De Marco, Streetcar Named Desire, The Wild One, One-eyed Jacks, Guys and Dolls... Ankete katılanlar, büyük çoğunlukla "Godfather"ı önde götürmekteydiler. Listede "Sayanora", "Julius Caesar", "Viva Zapata" yoktu. Oysa Marlon Brando, bu filmlerdeki rolleri ile de, Oscar'a aday olmuştu. Biliyoruz "On the Waterfront" (Rıhtımda) ve "Godfather" (Baba) filmleri ile Oscar kazandı. Büyük aktörler, insanın gerçek hayata bakış açısını da etkiliyor. Gerçekten, mafya babası denilince, aklınıza Marlon Brando'nun Don Corleone'si gelmez mi mesela? 1956'da çevirdiği "The Teahouse of the August Moon" filmindeki Okinava'lı Japon tiplemesi de (Sakini) beni çok etkilemişti. Bunu, Devlet Tiyatroları'nda sahnede izledim. Galiba Saim Alpago'ydu bizim Sakini'miz. Onu da çok beğenmiştim. Filmde diğer başrol oyuncusu, Glenn Ford'du... Bizim sahnedeki yüzbaşıyı hatırlamıyorum mesela. İhtiras Tramvayı'nın (Streetcar Named Desire) Marlon Brando'sunu da (Stanley Kowalski) unutmuyorum, bunu Türkiye'de sahnede oynayan Müşfik Kenter'i de. Şöyle bir düşünüyorum. "Film" denilen rüya fabrikaları hayatımıza ne kadar çok isim soktu ve onlara alıştırdı bizi... Bir Laurence Olivier, bir Alec Guiness, bir Peter Sellers... Şöyle bir otursam, herhalde yüzlerce aktörün ve aktrisin isimlerini sıralayabilirim... Önemli rollerini anlatabilirim. Bunlar ölünce, aramızdan birileri ayrılıyor bizlerden. Hepimizin yüreği Hüseyin Baradan için de yanmadı mı? İzmir'in çalışkan ve güleryüzlü gazetecisi Baradan'ın, Yeşilçam'daki başarılarını hatırlamadık mı? Çocuklar sokakta, "Çekil aradan-Hüseyin Baradan" diye bağırmaz mıydı bir dönemde? Hepimizin başı sağolsun... Marlon Brando'yu da kaybettik.
|