| |
|
|
Gündoğan'da yaşanan "Dolar" krizi
Chrysler'in efsaneleşmiş yöneticisi İaccoco'nun kitabında okumuştum. Şöyle diyordu: - Büyük şirketleri yöneten insanların "Tatil yapacak vaktim yok" diye övündüklerini duyup şaşırırım. Kendi hayatını planlayamayan o insanların, o büyük şirketleri nasıl planladıklarını hep merak ederim. Şimdi ben Bodrum'un Gündoğan'ında tatil yapmaya başladığım için, bir nevi kendimle iftihar ediyorum galiba. Saygı, sevgi ve hasretle hep andığım Nadir Nadi, zaman zaman "Pilim bitti" diye yakınırdı. Ama bir dış gezi veya arkadaşlarla geçirilen içtenlik dolu beraberlik ertesinde, Nadir Bey'in pilinin dolduğunu hissederdik. Tatil öyle bir şey. Alışılmış çevrenin dışına çıkmak veya tekdüze geçen yaşamdan bir süre için kaçmaktır tatil. Tatilin ilk gününden başlayarak, günlük yaşama ait kaçırdığınız ayrıntıları görmeye başlarsınız. Sizinle aynı anda tatil yapan insanları dinlerken, hayatın sadece siyasete ve medyaya ilişkin dedikodulardan ibaret olmadığının farkına varırsınız. O insanlar da, tatilde tanıştıkları insanları dinlerken aynı şeyleri yaşarlar. Kısacası tatil yapan herkes, mesleklerin insanları yaşama nasıl yabancılaştırdığını fark eder. Yaz tatillerini Gündoğan'da küçük bir tatil köyünde geçiriyoruz iki yıldır. Burayı Oya Başar-Levent Kırca çifti ile birlikte keşfettik. Tatilimizi hep aynı döneme getiriyoruz. Hepsi dost insanlardan oluşan küçük bir kolonimiz var burada. Bir de Bartın'lı Celal var. Tatil köyünün mutfağı ve neşesi Celal'e bağlı. Yemekleri pişirdikten sonra, bizlere Bartın ağzıyla, köyde olup bitenleri anlatıyor. Levent Kırca'nın sataşmalarına ustaca replikler veriyor. Dün de, tatil köyündeki "Dolar Krizi"ni anlattı Celal. Komşularımız arasında, adı Saim soyadı "Dolar" olan hayli yaşlı bir İstanbul beyefendisi var. Tanışıp dost olduğu insanlara "Bana Saim Bey demenize gerek yok. Dolar deyin, yeter" diyor. Bu bey ve eşi her gün denize girip, sonra evlerinde dinlenmeye çekiliyor. Günlük hayatları böyle geçiyor. Her gün denizden sonra karı koca ağır ağır merdivenleri çıkıp, yamaçtaki evlerine gidiyorlar. Geçenlerde, Saim Dolar'ın kendinden daha genç olan kayınbiraderi misafir gelmiş. Denizden sonra kayınbirader merdivenleri hızlı hızlı tırmanınca, Saim Bey de ona uymaya çalışmış. Ama alışık olmadığı bu tempo sonunda herhalde yorulup tökezlemiş, düşmüş. Olayı gören Celal koşup Saim Bey'i kaldırmış, önemli bir şey olmadığını görüp, rahatlamış. Akşam tatil köyü çalışanları oturup konuşurlarken, Celal günün haberi olarak "Dolar bugün düştü" demiş. Bunu duyan köyün şoförü ayağa fırlamış. "Eyvah ben ne yaptım" diye bağırmış. Herkes şaşkın, ne olduğunu sormuş şoföre. Meğer şoförün dolarla ödemesi gereken bir borcu varmış. O gün dolar satın alıp borcunu ödemiş. Celal "Bugün Dolar düştü" deyince de, doları pahalı aldığı için feryat etmiş. Celal bunları anlattı, biz de kahkahaları attık. Yani tatiller bile değişti. Bundan 15-20 yıl önce Bodrum'da dolarla ne borçlanılırdı, ne de "Dolar düştü" denilince kimse feryat ederdi.
|