Denktaş'ın tehlikeli oyunu
Çocukluğumdan beri Türkiye'nin bir Kıbrıs sorunu vardır. Ancak çözüme bu kadar yaklaşılan bir noktada, Sayın Denktaş, yıllarca önderlik ettiği halkına başvuracağı yerde, zamanının büyük bölümünü Türkiye'de geçirmeye başladı. Okurlar çok sevmediği için gazetelerin büyük bölümünün özenle kaçındığı konular vardır. Bunların başında da Kıbrıs gelir. Çocukluğumdan beri Türkiye'nin bir Kıbrıs sorunu vardır. Buna sonradan terör, enflasyon gibi uzun yıllar gündemde kalan diğerleri eklendi. Türkiye terörü alt etti, enflasyon canavarını dize getirdi, hükümetin kararlı tutumu sayesinde de Kıbrıs sorunu kritik bir aşamaya geldi. Ada'nın parçalanmaya mı gideceğine, yoksa iki kurucu toplumlu bir siyasi birlik olarak el ele Avrupa Birliği'ne mi gideceğine 24 Nisan'da Kıbrıs halkı karar verecek. Bu referandumda oy kullanacaklar arasında 1974 yılına ait anıları hâlâ taze olan çok insan var. Bu insanlar Ada'nın gerek Kuzey'inde, gerekse Güney'inde yaşıyor. 30 yıl önce yaşanan acılara rağmen, Güney'in refah çizgisinin altında kalan Kuzey'den her gün çok sayıda insan Rum Kesimi'ne çalışmaya gidiyor. Yani, burada Arap-İsrail örneğinde olduğu gibi, bir araya getirilemez bir nefret söz konusu değil. Üstüne üstlük Türkiye'den Kıbrıs'a göç etmiş olanların da oy hakkı mevcut. Bizlere burada düşen Ada halkının iradesine saygı duymaktır. Türkiye uzun yıllar istikrarsızlıktan çok çekti. Başbakan'ın sağlığı, bir anayasa kitapçığı ülke ekonomisine ağır darbeler vurdu. Şimdi ülke tam huzura kavuşmuş, demokratikleşme, ekonomik istikrar gibi konularda yol almaya başlamışken, Sayın Denktaş bu gelişimi tehlikeye düşürecek girişimlerde bulunuyor. Türkiye'nin aşırı milliyetçi kesimlerini tahrik ederek vatansever-vatan haini tartışmasına yol açacak kadar tehlikeli oyunlar oynuyor. Bu ülke, Kıbrıs için kan verdi, para verdi, 30 yıldır Kıbrıs'ın arkasında duruyor. 30 yıl sonra gelinen noktada Kıbrıs yolsuzluklara bulanmış, havayolları şirketlerinden arazi tahsislerine kadar birçok noktada utanç verici olaylara sahne olmuş durumda. Böyle bir tabloda, Denktaş, yıllarca önderlik ettiği halkına başvuracağı yerde, zamanının büyük bölümünü Türkiye'de geçirmeye başladı. Türkiye'nin seçilmiş hükümetini tehdit edici bir tavır içinde eline geçen her ortamda konuşuyor. Sayın Denktaş Kıbrıs halkı için doğru olanın çözümsüzlük olduğuna inanıyorsa, burada başvurması gereken, referandumda oy kullanacak kendi halkı olmalıdır. Irak'ta büyük bir kaos yaşanır, Türkiye yeni yeni belini doğrultmaya çalışır ve insanlar geleceğe yeniden güven duymaya başlarken, Denktaş'ın bu tabloyu bozmaya yönelik girişimlerde bulunmaya hakkı yoktur. Unutmamalıdır ki, istikrarsızlık içinde savrulan bir Türkiye'nin, başında kalacağı bir KKTC'ye de faydası olmaz. Türkiye kendini uluslararası arenada bağlamış, arkasına dünyanın önemli başkentlerinin desteğini alarak bir çözüm planına evet demiştir. Milli Güvenlik Kurulu da bu çözüme karşı çıkmamıştır. Bu saatten sonra Türkiye'nin geri adım atması söz konusu olamaz. Bu nedenle KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş'ın ısrarlı bir çabayla Türkiye'de yeni bir kavgaya yol açabilecek bir tavırda ısrar etmesini anlayamıyoruz. Halkın iradesinden korkmak politikacıları tehlikeli sulara yönlendirir. Böyle bir tablo ne o siyasetçiye, ne de o ülke halkına fayda sağlar. Türkiye'nin yakın geçmişi bunun örnekleriyle dolu. Sayın Denktaş demokratik gelişmemize gölge etmese bize yeter. Halkının karşısına çıkıp ne diyeceğiyse elbette onu ilgilendirir. Ancak, görülen Ada'da derdini anlatabilecek kalabalıklar bulma konusunda ciddi sıkıntısı olduğudur.
|