Otomobil uçar gider
SABAH yazıişleri ekibi olarak Renault'dan başlayan gezilerimiz Fiat, Ford ve dün sabah da Hyundai ile devam etti. Öncelikle şunun altını çizeyim, montaj sanayisi olarak başlayan otomobil, bugün büyük bölümü yerli üretime dayanan bir işkolu olmuş durumda.
SABAH yazıişleri ekibi olarak bir süredir Türk sanayisinin önde gelen firmalarını yerinde ziyaret ediyoruz. Bu ziyaretlerde otomobil sektörünün özel bir yeri var. Renault'dan başlayan gezilerimiz Fiat, Ford ve dün sabah da Hyundai ile devam etti. Öncelikle şunun altını çizeyim, montaj sanayisi olarak başlayan otomobil, bugün büyük bölümü yerli üretime dayanan bir işkolu olmuş durumda. Her biri milyonlarca dolar yatırımla gerçekleştirilmiş bu kurumlar, Türkiye'nin kapılarını serbest rekabete açması sonucu modern tesisler haline dönüşmüş. Tamamında robotların önemli rolü var. Her bir fabrika insanın gururunu okşayacak büyüklük ve görkemde. İnsanın aklına neden bunca yıl yerli bir marka yaratamadık sorusu gelip takılıyor. Otomobilde bir markamız yok ancak bu kadar fabrikanın Türkiye'de kurulması sonucu yan sanayide gerçekten büyük bir güç haline gelmeyi başarmış durumdayız. Sektör tekrar dirildi Otomobil üretiminin canlanmasının önemi de bir ölçüde buradan kaynaklanıyor. Çünkü yan sanayi ile birlikte bu sektör binlerce kişiye istihdam olanağı sağlıyor. Otomobil bu yıl altın çağını yaşıyor. 2001 kriziyle durma noktasına gelen sektörde kelimenin tam anlamıyla bir patlama var. Hyundai'de dün aldığımız bilgilere göre, bu yıl Türkiye'de ithal ve yerli toplam 800 bin araç (binek ve ticari) satılması hedefleniyor. Türkiye'de bu yıl üretilecek binek ve ticari araç toplamının da 750 bini bulacağı vurgulanıyor. Bu rakamın yüzde 70'ten fazlasının ihraç edileceği belirtiliyor. Rahmetli Vehbi Koç'un Anadol'u ile Türkiye'ye ilk adımını atan sektör, 2004'te yan sanayiyle birlikte 9.5 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşacak. Son iki yılı düşük satışlar, işçi çıkarmalar yüzünden mutsuz kapatan otomobil sektöründe yüzler gülüyor. Çünkü iki yıldır baskı altında tutulan talep, banka kredi faizlerinin de düşmesiyle yeniden hayatiyet kazanmış durumda. Ağır vergi kâbusu Ancak sektör temsilcileri bu gerçeğin fazla seslendirilmesini istemiyor. Çünkü "otomobilde işler iyi" dedikçe kafalarına yeni bir vergi inmesinden korkuyorlar. Bu sektörün temel sorunu yüksek vergiler. Dünyanın hemen hiçbir ülkesinde bu kadar yüksek vergi yok. Orta sınıf otomobillerde otomobilin yüzde 50'sini vergi oluşturuyor. Lüks otomobillerde anlaşılır bir vergi var. Bu tip otolarda fiyatın yüzde 75'ten fazlası vergilerden oluşuyor. Sektörün temel isteği, otomobilde vergilerin AB'ye uyumlu hale gelmesi. Dengeleri bozuk bir bütçe alan hükümet, her başı sıkıştığında kaynağı otomobil ve cep telefonundan almaya devam ederse, bu iki sektörün iç pazarda önünün daha da açılması zor görünüyor. Bin kişiye düşen 69 otomobille dünya sıralamasının çok altlarında yer alan Türkiye'de ihracatın motoru haline gelen bu sektöre el verilmesi, hem yollardaki araç kalitesinin yükselmesi, hem de yeni iş alanları açılması açısından büyük önem taşıyor.
|