|
40 METREKARE FRANSA
|
|
Avrupa Belfort'ta 3 yıldır işkence gören Zeynep'i konuşuyor
Geçen hafta Fransa'da yaşanan olay Tevfik Başer'in on sekiz yıl önce çektiği "40 Metrekare Almanya" filminin hayata geçişiydi. Başer, Almanya'da 40 metrekarelik odada yaşayan bir Anadolu kadının öyküsünü beyaz perdeye aktardı 1986 yılında. Tarih tekerrürden ibarettir... Bazı 'hayatlar' da öyle. Her şey, komşuların çığlıkları duyması ve polise haber vermesiyle gün yüzüne çıkarıldı. Tek suçu 'biraz yaşamak" istemesiydi. Eşi, kayınvalidesi ve eşinin kardeşleri tarafından düzenli olarak işkenceye maruz bırakıldığı, komşuların haber vermesi üzerine eve gelen polisler tarafından kayıtlara geçirildi. Zeynep Demir bir genç kız hayaliyle, Kırşehirli Demir ailesine, Türkiye'den gelin geldi. Hiç tanımadığı bir cehennemin içine düştü. Dünyanın en medeni ülkesi Fransa'nın Belfort kasabasında dört duvar arasında, kimseler duymadan yaşamak zorunda kaldı üç yıl boyunca. Hayatı 40 metrekareye sıkıştı. Nefes alamadı... Tam boğulurken son nefesiyle cılız bir çığlık attı, sesi Türkiye'de yankılandı... Zeynep'in çığlıkları, 3 Nisan günü duvarları aşıp komşulara ulaştı. Polisin kapıyı açmasıyla, saçları tıraş edilmiş, başında yanık izleri bulunan genç kadının yardım isteyen gözleriyle karşılaştı. Belfort Savcı Yardımcısı Isabelle Mendy'nin deyimiyle "'Baskıcı ve Ortaçağ dönemini andıran bir yaşam şekli" içindeydi ve bundan kimsenin haberi olmadı. Üç yıldır Fransa'da yaşamasına rağmen tek kelime Fransızca konuşamayan Zeynep, aylarca dışarı çıkmasına, sigara içmesine ve pantolon giymesine bile izin verilmeden evde hapishane hayatı yaşamak zorunda bırakıldığını anlattı savcılığa.
PİŞMAN OLAN YOK 7 Nisan'dan beri tutuklu bulunun Demir ailesinden hiçbiri, polis ifadeleri sırasında pişmanlık ifadesi kullanmadı. Zeynep'i döven eşinin kardeşlerinden birisi, polis ifadesinde, yaptıklarından "gurur duyduklarını", Zeynep'in hatasını tekrarlaması durumunda aynı cezayı vermekten çekinmeyeceklerini söyledi. Zeynep'in son nefesiyle attığı çığlık, Mine Kırıkkanat'ın keskin kalemiyle Türkiye'den de duyuldu. İşin ucunu kaçırıp (b.... çıkarıp) 'Türban meselesi mi değil mi?' tartışmaları başladı. Varsın 'türban meselesi' olmasın -ki değil zaten, ama gencecik hayatlar karartılıyor; nedeni ve gerekçesi ne olursa olsun.
|