Bağlar kültür mirasıdır
Birleşmiş Milletler ve Unesco'nun bir kültür mirası listesi var, biliyorsunuz. Bu liste öyle lalettayin bir sıralama değil. "İnsanlığın ortak kültürü" açısından önem taşıyan yer ve eserler, yıllarca süren araştırma ve tespitlerden sonra tescil olunduğu zaman. Elimizde büyük bir onur, omuzlarımızda büyük bir sorumluluk oluşuyor. Neden? Çünkü bundan böyle insanlığın ortak kültür mirasının bu maddesini, yine insanlığın gelecek kuşakları için layıkı ile korumakla mükellefsiniz. Kempinski'deki yemeğin sonunda Tokaji servis olunduğunda bu konu açıldı. Unesco daha çok yeni Macarlar'ın dünyaca meşhur Tokaji Şarapları'nın yapıldığı bağları, ortak kültür mirası listesine aldı. Bu Macarların gurur duyacağı bir gelişme. Ama sadece onların değil. Şaraba ilgi duyan herkesin bu gerçekten çok özel ve karakterli desert şarabına, yapıldığı üzüm ve yetiştiği bağlara, insanlığın gösterdiği bu kadirbilir teveccüh karşısında duygulanmaması imkansız. Neden? Bu şarabın öyküsü yeni bir şey değil de ondan. Neredeyse dört asırdır bu bölgede şarap üretiliyor. Bugün Tokaji Müzesi Kavları'nda ya da Prens Rakoczi'nin 17. yüzyıldan kalma Szarvas Kavı'nda sergilenenler şunu gösteriyor: Zaman içinde gelişen bağcılık ve şarap üretimi, nihayet Avusturya-Macaristan İmparatorluğu zamanından başlayarak Tokaji ile bugünkü şöhretine kavuşuyor. Fransa Kralı XIV. Louis Tokaji için "likid altın" derken, "Şarapların kralı, kralların şarabı" diye tavaf ediyor. Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph, İngiltere Kraliçesi Victoria'ya her doğum gününde Tokaji hediye edermiş. Her yaş için bir düzine. Kraliçe 1900 yılında 81. yaşını kutladığında 972 şişe Tokaji adaya sevkolunmuş. O akşam, Çırağan Kempinski'de Budapeşte Corvinus Oteli'nin aşçılarının hazırladığı Macar yemeklerinden sonra, tatlımızla birlikte olağanüstü bir Tokaji 1993 içtik. Hemen sordum: Ana kraliçe dalya dediğinde eski imparatorluk geleneklerini sürdürüp, adaya 1200 şişe yolladılar mıydı? Kayıtlara bakıp, bildirecekler...
|