|
|
|
|
5 yıl sonra aynı kader
Ailesi Kosova'dan kaçarken anne karnında olan ve Türkiye'de doğan Tuğba'nın tehlikeli macerası ülkesinde devam ediyor
Küçük Tuğba'nın maceralı hayatı daha anne karnında başladı. Sırpların, Kosovalı Arnavutlara karşı uyguladığı zulmün kitlesel katliamlara dönüştüğü 1999 yılının mart ayında evin reisi İslam Burniki oğlunu, hamile gelinini, kızını ve damadını Kosova'dan uzaklaştırarak hayatlarını garanti altına almanın yollarını aramaya başladı. İkinci çocuğu Tuğba'ya hamile olan gelin Reyhan Murtezi (33) yanına küçük çocuğu Tarkan'ı da alarak Türkiye'ye kaçıp önce İstanbul'daki yakınlarının yanına yerleşti. Tuğba İstanbul'da dünyaya geldi. Sürenin uzaması üzerine Reyhan Murtezi çocuklarını yanına alarak Kırklareli'ndeki göçmen kampına yerleşti. Bir süre sonra İslam Burniki oğlu Burim Murtezi ve karısı Nakiye'yi alarak Arnavutluk'a kaçtı. Burim Murtezi Türkiye'ye gelip çocuklarının yanına yerleştiğinde ise hasret bitmişti. NATO'nun 1999 yazında Kosova'ya girerek saldırıları sona erdirmesinden sonra göçmen kampında bir hareketlilik başladı. Herkes Kosova'ya dönüş için sabırsızlanıyordu. Yola bir an önce çıkmak isteyenler arasında iki çocuklu Murtezi Ailesi de vardı. İlk etapta 11 otobüslük bir konvoy oluşturuldu. Reyhan Burim Murtezi çifti iki çocuklarıyla birlikte yuvaya dönüş konvoyunun en önündeki otobüste yerlerini aldı. Ancak Edirne'nin Kapıkule Gümrük Kapısı'na gelindiğinde pasaportu bulunmayan Tuğba'nın çıkış yapamayacağı anlaşılınca ailenin memlekete dönme hayalleri yerini korku dolu bekleyişe bıraktı.
SEPET İÇİNDE KAÇIRMA PLANI Aile, bunun üzerine bir kaçış planı yapıp uygulamaya koydu. Plana göre minik Tuğba bir sepetin içine konulacak, üzerine bez örtülecek ve kontrol yapan görevlilerin dikkatleri başka yöne çekilecekti. Böylelikle küçük kız, üç ülkeyi, altı gümrük kapısını kaçak olarak geçecekti. Mülteci konvoyu 40 saati aşkın bir yolculuktan sonra Priştine'ye vardı. Kosova'ya sağ salim varanlar arasında Tuğba da vardı. Eşiyle birlikte Arnavutluk'tan dönmüş olan İslam Burniki'nin evinde tatlı bir heyecan yaşanıyordu. Çünkü dede ve babaanne İstanbul'da doğan torunları Tuğba'yı ilk defa görecekti. Mutluluklarını Sırplar tarafından yağmalanmış evleri bile gölgelemedi. Ancak bölgedeki gerginlik bir türlü bitmedi. Aradan geçen 5 yıl içinde Kosova'da silahlar hiç susmadı. Ancak çatışmalar bölgenin bütününe yansımadan yatıştırılabildi. Ama 16 Mart 2004 tarihinde Sırplar'dan kaçan 3 Arnavut çocuğunun nehirde boğulmasının ardından tüm bölgeye yayılan çatışmalar 1999 yılındaki kan ve gözyaşı dolu günleri hatırlattı. Herkes, durumun daha kötüye gitmemesi için dua eder oldu.
Hala nüfus kağıdı yok Tuğba olup bitenlerin henüz farkında değil. Büyüklerinden kendisinin Kosova'ya nasıl kaçırıldığını çok dinlemiş. Babaannesinin "Sen alışıksın, şimdi de seni bavul içinde Türkiye'ye kaçıralım" yolundaki şakasına kızıyor. Prosedürler nedeniyle ailesi ona hala bir nüfuz cüzdanı çıkaramamış. Baba Burim Murtezi, kızının Türkiye'de doğmuş olmasının bir şans olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Tuğba orada doğdu. İleride Türk vatandaşlığı için de başvurabiliriz. Hem Kosova hem Türk vatandaşı olsun". Murtezi, "Bugün yine çatışmalar var. Ancak Kosovalı Arnavutların bir şansı var. NATO burada ve bizi koruyor. Can güvenliğimiz tehlikeye girdiği an çoluk çocuğumla birlikte sığınmak için aklıma gelen ilk yer Türkiye. Türkiye bizim zor günümüzde hep yanımızda oldu. Ona minnettarız" diyor.
Murat Savaş MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|