kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Aralık 2008, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Yaşar Kemal'e büyük ödül

Giriş Saati : 04.12.2008 14:50
Güncelleme : 04.12.2008 21:55
Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini kazanan Turgut Cansever, Yaşar Kemal ve Dr. Alaeddin Yavaşca'nın, on yıllar boyunca kendi alanlarında sanatın asaletinden, insani değerlerin yüceliğinden taviz vermeksizin Türkiye'ye ve dünyaya en güzel ve en özgün eserleri armağan ettiklerini söyledi. 2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmada, ödüllerin üç seçkin kültür ve sanat adamına takdim edileceğini belirterek, mimari dalında ödül kazanan Turgut Cansever, edebiyat dalında ödül kazanan Yaşar Kemal ve müzik dalında ödül kazanan Alaeddin Yavaşca'yı içtenlikle tebrik ettiğini kaydetti.

Yaşar Kemal ve Alaeddin Yavaşça'yı törende görmekten duyduğu mutluluğu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Cansever'in sağlık durumu nedeniyle törene katılamadığı için eşi ve kızı tarafından temsil edildiğini belirterek, kendisine acil şifalar diledi. Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:

''Bugünkü tören bu üç değerli kültür adamının neredeyse asırlık emeklerinin ve artistik yaratıcılıklarının toplamına, aydın olarak özgür ve bağımsız duruşlarına ve toplumsal sorumluluk bilinciyle oynadıkları rollere devlet ve toplum olarak duyduğumuz saygıyı ifade etmektedir. Gerçekten de Sayın Cansever, Sayın Yaşar Kemal ve Sayın Yavaşça on yıllar boyunca kendi alanlarında sanatın asaletinden, insani değerlerin yüceliğinden hiçbir taviz vermeksizin en güzel ve en özgün eserleri Türkiye'ye ve dünyaya armağan etmişlerdir.

Dehalarıyla mimarimizi, edebiyatımızı ve müziğimizi en yüksek noktaya taşımışlardır. Kültür hayatımızı zenginleştiren ve düzeyini yükseltenlerin başında geldiler. Bir yandan da kültürel yozlaşma eğilimlerine karşı direniş göstermeyi başardılar. Kültür mirasımızı dünden bugüne taşıdılar, bugünden de yarına taşıyacaklar.''

Cumhurbaşkanı Gül, Cansever'in ''eşsiz yapıları ve projeleriyle antik çağlardan Selçuklu ve Osmanlı şaheserlerine uzanan insan odaklı Anadolu-İslam mimarisi geleneğini ve formlarını, şehircilik anlayışını, çağdaş ve yaratıcı biçimde dönüştürerek topluma sunduğunu'' ifade etti.

Yaşar Kemal'in, Homeros'tan Dede Korkut'a, Kürt destanlarından Yunus Emre ve Karacaoğlan'a, Evliya Çelebi'den Sait Faik'e uzanan son derece zengin edebi gelenekleri kendi evrensel ve anıtsal eserlerine dönüştürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Bunu, insancıl ve hakçı özünü hiçbir zaman yitirmeksizin başardı. İnsani ve kültürel değerler kadar tabiatın da tahrip edilmesine karşı duran çağdaş bir tavır sergiledi'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, Alaeddin Yavaşça'nın, Anadolu'nun bin yıllık çeşitli müzik geleneklerini araştırdığını, en ince ve saf biçimleriyle bugünün süzgecinden geçirerek yeniden yarattığını, kendi sentezini meydana getirdiğini ve yorumladığını kaydetti. Yavaşça'nın yüzlerce öğrenci ve müziksever yetiştirdiğini, Türk müzik hayatına eşsiz katkılar yaptığını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, ödül alan her üç kültür adamına da ayrı ayrı şükran borçlu olunduğunu söyledi.

''VEFASIZLIK VE HAKSIZLIKLARA UĞRAMIŞ OLABİLİRSİNİZ''

''Üç değerli kültür adamımız uzun sanat yaşamları boyunca şu veya bu şekilde uğramış olabildikleri anlayışsızlık, ilgisizlik, vefasızlık veya haksızlıklar nedeniyle zaman zaman üzülmüş de olabilirler'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu davranışlar Sayın Cansever için yarattığı bazı eserlerin bakımsız kalması, şehircilik ve mimaride özensiz ve kişiliksiz bazı uygulamaların hakim olması ve giderek bunların bazen daha çok ilgi görmesi; Sayın Yaşar Kemal bakımından gençliğinde bazı el yazmalarının el konularak yok olması, evrensel ve toplumsal barış ile ilgili olarak yapmış olduğu çağrı ve uyarıların zamanında ve yeterince dikkate alınmamış olması veya kitaplarının korsan baskılarının önüne geçilememesi; Sayın Yavaşça için ise müziğimizin yozlaştırılması veya telif haklarına riayet edilmemesi biçiminde ortaya çıkmış olabilir.

Bunların dışında belki sizi üzen başka şeyler de olmuş olabilir. Ama her şeye rağmen bugün, başta hükümet olmak üzere devletimizin kurumlarında, özel sektör dahil vatandaşlarımızda kültür sanata karşı giderek daha ilgili, daha duyarlı, daha saygılı bir yaklaşımın gelişmekte olduğunu da memnuniyetle görüyoruz. Bunun sonucu olarak kültür hayatımızda canlılık ve çeşitlilik giderek artmaktadır.

Sanat, kültür ortamı artık daha özgür ve daha demokratik bir hale gelmiştir. Bir çok yasal engeller, hükümetin, Meclis'in girişimleriyle ortadan kaldırılmakta, yeni yeni kanunlar ve yeni yeni yönetmelikler sunularak kolaylıklar getirilmekte ve bunun sonucunda kültürümüzün evrensel erişimi daha da artmaktadır.''

Cumhurbaşkanı olarak kültür ve sanat faaliyetlerine destek olmaya kararlı olduğunu vurgulayan Gül, Türkiye'nin özel konuk ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı'nın açılışına katıldığını, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasının restorasyonun hızla tamamlanmasına öncelik verdiğini söyledi. Özel müzelerin faaliyetlerini izlemeye ve bunlara katılmaya da özen gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, hükümetin özel müzelere katkılarının da takdirle hatırlanması gerektiğini belirtti. Sanatçı ve yazarlarla güzel bir diyalog içinde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Gül, bu çerçevede ''Çankaya Sofraları''nı devam ettireceklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, 2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin sahiplerini bir kez daha kutlayarak, ödül sahiplerine uzun ömür ve sağlık diledi, eşlerine ve ailelerine teşekkür etti. Törenin bayram arifesine rastlamasını da ''güzel bir tesadüf'' olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Gül, Kurban Bayramı'nı kutladı.

ÖDÜLLER HER YIL FARKLI ALANLARDA VERİLECEK

Cumhurbaşkanı Gül'ün her yıl kültür ve sanatın farklı dallarında verilmesini istediği ödüllerin bu yılki sahipleri, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda açıklanmıştı.

Cumhurbaşkanı Gül, Doğan Hızlan, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Mustafa İsen, M. Emin Kuz, H. Gürcan Türkoğlu, H. Ahmet Sever, Zeynep Damla Gürel'den oluşan Değerlendirme Kurulu'nun önerisi üzerine, 2008 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin, edebiyat dalında Yaşar Kemal'e, mimari dalında Turgut Cansever'e, müzik dalında Dr. Alaeddin Yavaşca'ya verilmesini uygun görmüştü.

Ödüller, 20 Ocak 2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ''Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Yönetmeliği''ne göre, Türk kültür ve sanat yaşamına önemli katkılarda bulunan, kültür ve sanatının yücelmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişiler ile kurumlara, devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla veriliyor.

"TEK DİLE KALMIŞ DÜNYA HAPI YUTMUŞ DEMEKTİR"

2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle edebiyat dalında Yaşar Kemal, mimari dalında Turgut Cansever adına eşi Nilüfer Cansever ve müzik dalında Dr. Alaeddin Yavaşca'ya verildi.

Törene, Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün yanı sıra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, Ankara Valisi Kemal Önal, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, davetli devlet sanatçıları, sanatçı ve yazarlar ile basın ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Yazar Yaşar Kemal, törenin yapıldığı resepsiyon salonuna Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İsen ile, konukların alkışları arasında girdi. Tören, Cansever, Kemal ve Yavaşca'nın ödül gerekçelerinin okunmasıyla başladı. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasının ardından ödüller sahiplerine verildi. Cumhurbaşkanı Gül, yaş sırasına göre, önce Turgut Cansever'i temsilen eşi Nilüfer Cansever'e, ardından da Yaşar Kemal'e ve Dr. Alaeddin Yavaşca'ya madalya ve berattan oluşan ödüllerini takdim etti.

Ödülünü aldıktan sonra konuşmasını oturarak yapan Yaşar Kemal, sahneye gelirken pantolonunun kemeri nedeniyle yaşadığı soruna ilişkin, ''1,5 aydır bel ağrısı çekiyorum. Belimde bir şey var, kemerimi takamadım. Kimsenin aklına bir şey gelmesin diye, hasta hasta buraya geldim'' dedi.

Yaşar Kemal, bu yaşında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü almaktan memnun olduğunu ifade ederek, kendisini onurlandıranlara teşekkür etti. Konuşmasında, küreselleşmeyi ve eğitim düzenini eleştiren Kemal, şunları söyledi:

''Cumhuriyet dönemiyle birlikte kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Halkevleri ve köy enstitülerinin kurulması bize yardım etti. Bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir düzen olmamalı. Bugünkü eğitimle barış da olmaz. Hiroşima'ya atom bombası atılmasını imzalayan ABD Başkanı da bu okullardan gelmiştir. Bu okullar zulüm okullarıdır. Köy enstitüleri dünyadaki en iyi başlangıçlardan biriydi. İnsanlık bir gün mecbur olacak, tutacak bu düzeni. Bu, gelecekte dünyayı gerçek insanlığa kavuşturacak tek düzendir.

Bugün milyonlarca insan, açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor. Ne halt ederlerse etsinler bu böyle devam edemeyecek ya da insanlık sona erecek. Bir gün, 'Bir Türk yazar bunu söyledi' diyecekler, edebiyatım umurumda değil, namusum umurumda.''

Kemal, küreselleşmenin farklı dilleri ve kültürleri yıprattığını ifade ederek, ''Tek dile kalmış dünya hapı yutmuştur'' dedi. İnsanlığın, savaşın korkunç yüzünü 20. yüzyılda en ağır biçimde gördüğünü dile getiren Kemal, ''Dünya ve Türkiye barışa susadı. Savaşın küçüğü, büyüğü olmaz. Dünyayı düzeltmenin yolunu seçsek olmaz mı?'' diye konuştu.

Yazarlık hayatı boyunca insanın gizemine ulaşmaya çalıştığını anlatan Kemal, düş gücünü yitiren insanın umudunun da kalmayacağını belirtti. Kemal, kendisinin hiçbir zaman karamsarlığa düşmediğini söyleyerek, okurlarının da karamsar olmamasını istedi.

''HEP SEVGİ AŞILAMAYA ÇALIŞTIM''

Müzik alanında ödüle değer görülen Dr. Alaeddin Yavaşca da, gerek 40 yıllık doktorluk gerek 65 yıllık müzik hayatında hep hizmet aşkıyla görev yapmaya çalıştığını söyledi. Mesleğini ve müziğini icra ederken sevgi aşılamaya çalıştığını dile getiren Yavaşça, her iki mesleğinde de hiçbir zaman karşılık beklemediğini belirtti.

Yavaşca, geçmişte çeşitli ödüller aldığını anlatarak, ''Benim için bir hastayı tedavi ettikten sonra onun gülücüğü hiçbir değerle mukayese edilemezdi'' dedi. Yavaşca, müziğine de bunu yansıttığında görevini yerine getirdiği duygusunu yaşadığını kaydetti. Yavaşça, ilk kez bir cumhurbaşkanından böyle bir ödül almanın ve takdir görmenin gönlünde unutamayacağı bir ışık yaktığını söyledi.

Mimar Turgut Cansever adına konuşan kızı Feyza Cansever, sözlerine ''Babamın bu törene katılabilmesini ve ödülünü kendi elleriyle almasını çok isterdim. Çok mutlu olurdu'' diyerek başladı. Feyza Cansever, eserlerinde insan, sanat ve çevre ilişkilerine büyük önem veren babasının dünyayı güzelleştirmeyi bir insanlık görevi olarak gördüğünü anlattı.

Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanı Gül ve Hayrünnisa Gül'ün verdiği resepsiyon için diğer salona geçilirken, Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve bazı davetliler Yaşar Kemal ile bir süre ayaküstü sohbet etti.

RESEPSİYON

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünün verilmesinin ardından resepsiyona geçildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Hayrünnisa Gül, resepsiyona katılan konuklarla tek tek tokalaşarak ''Hoşgeldiniz'' dedi. Törene katılan sanatçılarla sohbet eden Gül, bir gazetecinin ''Bayramda Diyarbakır'a gidecek misiniz?'' sorusuna, ''Burada kültür konuşuyoruz'' diye cevap verdi.

Resepsiyona Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve çok sayıda davetli katıldı.

(AA)