kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Amatör oyuncuların rol aldığı filmde bir öğrenciyi Burak Özyılmaz oynuyor.

Sınıf'a Fransız kalmayın!

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR SİNEMA
27.11.2008
Bu yıl Altın Palmiye kazanan Sınıf, idealist bir Fransız öğretmenin etnik ve kültürel farklılıklar barındıran öğrencileriyle yaşadıklarını anlatıyor. Filmin yönetmeni Laurent Cantet ise eğitim sorunları üzerinden genel bir sistem eleştirisine uzanıyor..
Paris varoşlarındaki bir semtte, daha ziyade göçmen çocuklarının gittiği okuldaki sınıfın bir öğrenim yılını anlatan Sınıf, bizi niye bağlar? İstanbullu idealist bir öğretmenin gönüllü olarak doğuya gittiği ender vakalar kapsamına girebilir belki. Veya tersine, oralardan kalkıp dilini ve kültürünü bilmedikleri 'refah diyarı' Avrupa'ya sürüklenenlerin öyküsüne de bağlayabiliriz bir yanıyla. Yani Sınıf'ın derdi bir şekilde herkesi gerebilir. Bu yıl Fransızlara 21 yıl aradan sonra kendi memleketlerinde, Cannes'da Altın Palmiye kazandıran film, eğitim sorunları üzerinden genel bir sistem eleştirisine uzanıyor. Özetle idealist bir Fransız öğretmenin etnik ve kültürel farklılıklar barındıran öğrencileriyle yaşadıklarını anlatıyor, 13-14 yaşındaki ergen gençliğin kabına sığmayan enerjisi üzerinden otoriteyi de sorguluyor. En sancılı ve en az üretken olduğumuz bir dönemin resmini çizerken, mültecilik ve 'diğeri'ne bakış gibi mühim açmazların altını çiziyor. Öncelikle gerçek bir öğretmenin yazdığı otobiyografik romandan uyarlanmış ve belgesel dinamiğiyle kotarılmış. Oyuncular, malum profesyonel değil. Hatta romanın yazarı François Begaudeau, Sokrates misali sorular sorarak ufuk açmaya çalışan öğretmen rolünde, bizzat kendisini oynuyor. Afrikalı, Asyalı, Arap, Türk (Burak Özyılmaz) misali okulun gerçek öğrencileri de kendilerine 'rol' bulmuşlar. Geçen ay Fransa'da vizyona girdiğinde işin sanat yönünden ziyade meselesi tartışılmaya başlanması ise şaşırtıcı değil. Film, mültecilere yıllarca 'açık kapı' uygulamasından yana olan ama onları genelde gözden ırak varoşlara yerleştirerek ihmal eden Fransa'nın sömürge dönemi alışkanlıklarıyla oluşturmaya çalıştığı 'Fransız kimliği'nin ne denli temelsiz ve sembolik bir şey olduğunu da duyurtuyor. Ancak gözünüz korkmasın! Fransızların istikrarlı yönetmeni Laurent Cantet, bu önemli açmazları gayet hassas, duyarlı ve dozunda bir dokunaklıkla ele alıyor. Gerçi sınıf aracılığıyla kurulan/ taklit edilen bu mini-evrende klişelere de meyleden, hatta arada seyirciye de oynayan şeyler yok değil ama kolaya kaçmıyor. Son derece akıllıca yazılmış diyalogları, yaklaşık iki saatlik süresine ve dar mekanına rağmen ustaca koreografisi yapılmış kamera hareketleri ve inanılmaz doğallıktaki oyunculuklarıyla eğlendirirken de düşündürüyor. Sonuçta karşımızdaki bir Ölü Ozanlar Derneği veya Hababam Sınıfı olmadığından dertler sevgi yumağı olmakla çözülmüyor. Bilakis biçare 'azınlık' gençlere kendini adayan gayet Fransız bir idealist öğretmenin öyküsü olma tuzaklarına düşmüyor. Yani sömürgeci refleksi yok. Bilakis idealizmin 'tarafsızlık' konusunda nasıl tökezlediğinin ipucunu daha ilk dakikalarda veriyor. Ön yargı her yerde ve bu bize şevkat gösteren bir liberalden geldiğinde daha çok can acıtıyor. 'Duvarlar Arasında' anlamındaki orijinal adına uygun olarak kameranın okul alanının dışına çıkmadığı film, yeniyetme veya yetişkin, uymamız gereken kurallarıyla belirlenen dünyanın sembolü. Neticede de eğitim sisteminin esasen mevcut düzenin bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Bu da sistemin kendini sürekli ve yeniden üretmesi prensibinin sonucu değil mi zaten. Dolayısıyla bu sembolik demokrasi provasında sınıfta kalmak kaçınılmaz olduğundan hepimizi de bağlıyor işte.

Orijinal Adı: Sınıf / The Class / Entre les murs Yönetmen: Laurent Cantet Oyuncular: François BNassim Amrabt, Laura Baquela, Cherif Bounaidja Rachedi, Burak Özyılmaz Süre: 128 dakika .