kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Babamın ilk sözü 'Başarı bizim kanımızda var'

12.11.2008
İşte babam yıllar sonra karşımdaydı. Çömelip bana sarıldı. Büyükbabamın "okulda çok başarılı" sözüne gülümsedi. Sonra "Başarı kanımızda var' dedi ve kahkaha attı..
Annem, babamın gelmesine yakın günlerde yaşadığım endişeyi fark etmişti. Sanırım kendisi de aynı duyguyu yaşıyordu. Böylece onun için kiraladığımız dairenin hazırlıkları arasında beni tekrar bir araya gelişimizin hoş olacağına inandırmaya çalıştı. Endonezya'da olduğumuz süre boyunca onunla iletişimini sürdürdüğünü ve benimle ilgili her şeyi bildiğini söyledi. Onun gibi babam da yeniden evlenmişti ve şimdi Kenya'da yaşayan beş erkek ve bir kız kardeşim vardı. Kötü bir trafik kazası geçirmişti ve Amerika'ya yolculuğu, uzun süre hastanede kaldıktan sonra iyileşme devresinin bir parçasıydı. "İkiniz çok iyi anlaşacaksınız" dedi.

KALBİM ATIYORDU
Büyük gün sonunda geldi ve Bayan Hefty bana şans dileyerek dersten erken çıkmama izin verdi. Okul binasından bir idam mahkûmu gibi hissederek çıktım. Bacaklarım ağırlaşmıştı. Büyükannem ve büyükbabamın evine yaklaşırken kalbim her adımda daha da gürültüyle atıyordu. Asansöre bindiğimde düğmeye basmadan bir süre bekledim. Kapı kapandı, sonra tekrar açıldı ve dördüncü katta oturan Filipinli yaşlı bir adam içeri girdi.

ARTIK KAÇIŞIM YOKTU
"Büyükbaban bugün babanın seni ziyarete geleceğini söyledi" dedi neşeyle. "Çok mutlu olmalısın." Kapının önünde durup Honolulu açıklarında bir gemiyi, ardından da gökyüzünde daireler çizen serçeleri izledikten sonra bir kaçış yolu olmadığını anladım ve zili çaldım. Kapıyı Toot açtı. "İşte geldi! Gir içeri Bar... Gel de babanla tanış." Ve işte, lambanın yanmadığı koridorda onu gördüm. Hafifçe topallayarak yürüyen uzun, karanlık bir siluet. Yere çömelip bana sarıldı; bense kollarım iki yanımda öylece durdum. Arkasında annem, her zamanki gibi çenesi titreyerek ayakta duruyordu. "Pekâlâ, Barry" dedi babam. "Uzun zaman sonra seni görmek güzel. Çok güzel." Oturma odasına kadar elimi tutarak yürüdü ve hepimiz oturduk.

BİRAZ UTANMIŞTIM AMA...
"Pekâlâ, Barry, büyükannen bana okulda çok başarılı olduğunu söyledi." Omuz silktim. "Galiba biraz utanıyor" dedi Toot. Gülümsedi ve başımı okşadı. "Başarılı olmakta utanacak bir şey yok. Erkek kardeşlerin ve kız kardeşin de okullarında çok başarılılar, biliyor muydun?" Herhalde başarı kanımızda var" dedi bir kahkahayla. Yetişkinler konuşmaya başladığında onu dikkatle inceledim. Beklediğimden çok daha zayıftı.

ÜÇ AHŞAP FİGÜR HEDİYE
Annem yorgun gözüktüğünü söyleyip biraz kestirmesini teklif etti ve o da kabul etti. Seyahat çantasını aldı, tam bir adım atarken durup içini karıştırmaya başladı. Sonunda üç tane ahşap figür çıkardı ve bana verdi: Bir aslan, bir fil ve bir de kabile giysileri içinde davul çalan bir siyah adam. Annem, "Teşekkür et" dedi. "Teşekkür ederim" diye mırıldandım. '