kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Alevilere kulak verelim

Pazar günü başkentte miting düzenleyen Alevilerin bir talebi de, zorunlu din derslerinin kaldırılması. Bu hususta, Eylem Zengin'in müracaatı üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı, "Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitaplarının, ebeveynlerin inançları dikkate alınarak değiştirilmesini" öngören bir kararı var. AB üyesi bazı ülkelerde zorunlu din dersi uygulaması mevcut. Dolayısıyla, bizde devam etmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı değil. Ama maalesef uygulamada, bu ders, din sosyolojisi ve kültürüyle sınırlı kalmıyor, İmam Hatip ve İlâhiyat mezunu öğretmenler tarafından talebelere, çoğu kez, Sünni İslâm'ın kuralları öğretiliyor. Zaten AİHM de buna karşı.
Şu anda anayasa değişikliği rafa kalktı. Ama keşke tek bir adım atılsa. Zorunlu din dersleri yerine, seçmeli din dersleri gelse. Bu seçmeli derslerde, ilköğretimden itibaren, isteyene, Sünni İslâmı, ya da Aleviliği, derinlemesine öğrenme imkânı verilse. Zorunlu din derslerinde yarım yamalak bir şeyler öğretileceğine, ailenin talebi halinde, daha mufassal bir eğitim yapılabilse.
Alevilerin bir başka talebi de, 1993 yılında büyük bir katliamın yaşandığı Madımak otelinin müzeye dönüştürülmesi. Bu talebi karşılamak o kadar zor mu? Böylece hükûmet, Alevi kardeşlerimizin yaşadığı acıyı unutmadığını da göstermiş olur.
Kanaatimize göre, istekler arasında, şu anda gerçekleştirilmesi mümkün görülmeyen yegâne konu, Diyanet İşleri'nin kaldırılmasıdır. Bu kurum, belki Alevilerin ihtiyaçlarını da karşılayacak biçimde yeniden düzenlenebilir. Ama, Diyanet İşleri Başkanlığı yasalarla o derece konuyor ki, mesela, Siyasi Partiler Kanunu'na göre, hiçbir parti Diyanet'in kaldırılması amacını güdemez. Kaldı ki, birçok kişi, Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nı, laik cumhuriyetin vazgeçilmez bir unsuru gibi görmekte. Halbuki, devletin, bu kurum vasıtasıyla dine müdahale ettiği, bunun, aslında, laikliğe aykırı olduğu da bir gerçek.
Hükûmet, anayasal bir kurum statüsüne de sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı'na dokunamaz ama, diğer talepleri yerine getirmek, hiç de o kadar zor değil.