Geçen hafta sessiz sedasız bir olay oldu. Uluslararası derecelendirme kuruluşları
Standart&Poor's, Moody's, Fitch ve Japon
JCR'den sonra
IIRA (İslam Ülkeleri Uluslararası Derecelendirme Ajansı), ilk kez
Türkiye'ye not verdi. Görünüm değişmedi.
"Durağan" dedi. "Ülke, yüksek faizli mortgage krizinden kaynaklanan dalgalanmalara ve artan gıda ve enerji fiyatlarına karşı hassas. Bu faktörlerin ülke üzerindeki etkileri izlenecek" yorumunu yaptı.
Şaşırdık!!!
Öyle ya; bayram değil seyran değil, bu IIRA nereden çıktı? Acaba Körfez sermayesi yönünü Türk pazarına mı çevirdi? Başbakan Erdoğan G-20 zirvesinde
"faizsiz bankacılık" sistemi ile ilgili bir konuşma yapar mı?
Türkiye İs lami bankacılık konusunda model olabilir mi?
Böylesine kritik bir dönemde üç yıl önce kurulmuş, İslam Kalkınma Bankası tarafından onaylı, Bahreyn Merkez Bankası tarafından tanınan IIRC, Türk ekonomisine not verdi. İlginç değil mi?
Biz de, 26 yıldan bu yana "faizsiz bankacılık" sistemiyle iş yapan
Kuveyt Türk'ün Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Abdullah Tivnikli'ye "Körfez sermayesi, bize gelir mi?" diye sorduk.
Tivnikli,
"Tarım, nanoteknoloji, enerji, bankacılık gibi uzun vadeli yatırımın yapılacağı konularda niye gelmesin ki" dedi.
Arkasından İsviçre'de sağlık sektörüne yapılan yatırımlara dikkat çekti. Anladığımız kadarıyla Körfez sermayesi bekliyor.
Türkiye'nin dersini çalışması lazım.
Acaba kısa vadede ne yapabiliriz?
Tivnikli, "Üç yıl önce Hazine,
Varlığa Dayalı Menkul Kıymet yasa tasarısı hazırladı. Bir an önce yasalaşmalı" diyor. Citibank, danışmanlık yaptı, Hazine çalıştı.
Biz de yasa tasarısını bekliyoruz...
Yayın tarihi: 11 Kasım 2008, Salı
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2008/11/11//haber,301D9A7E132E4E8D9066E6EBB588E2D5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.