kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Küresel düzende Türkiye

15 Kasım'da Washington'da yapılacak ve Türkiye'yi Başbakan Erdoğan'ın temsil edeceği G20 devlet ve hükümet başkanları zirvesi, hiç kuşkusuz dünya ekonomisinde bir dönüm noktası olacak.
O zirvede yeni bir küresel ekonomik ve finansal düzenin temelleri atılacak. Çünkü 1944 Temmuz'unda imzalanan Bretton Woods anlaşmasının getirdiği sistem çöktü. Çünkü "Tek para, tek yönetim, tek doğru dönemi bitti." (İngiltere Başbakanı Gordon Brown'ın tespiti) Çünkü "O dönem ABD yönetiminin kaderine terk ettiği Lehman Brothers'in 18 Eylül'de iflasıyla noktalandı." (Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin katkısı)
Washington zirvesine hazırlık olarak hafta sonunda Brezilya'nın Sao Paulo kentinde yapılan G-20 bakanlar toplantısında (Türkiye adına Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz katıldı) bu yeni düzenin dayanacağı temeller konusunda ve "Yükselen ekonomilere daha çok söz hakkı tanınması"nda geniş uzlaşı sağlandı.

G-20'yi yapılandırmak
Washington zirvesinde bu bu konudaki görüşmelere Türkiye'nin sıkı biçimde hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz : "Yükselen ekonomilere daha çok söz hakkı tanınması" ifadesiyle, G-8'in -belki- lağvedilmesi ama onun yanı sıra G-20'nin yeniden yapılandırılması öngörülüyor. Bu değişiklik için Sao Paulo toplantısında ilk deneme atışları yapıldı bile.
Ortaya atılan öneri şu: "G-8 genişletilip G-15 olsun." Anadolu Ajansı'na göre, Türkiye bu öneriye sıcak bakıyor; çünkü G-15'e girebileceğini umuyor.
Bizce Türkiye'nin daha ihtiyatlı olmasında, hatta bu öneriden uzak durmasında yarar var; zira dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir. Bir başka deyişle, G-15'te yer almak hevesi, G-20'deki garantili koltuğundan edebilir.
G-20 grubu G-8 üyesi ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya ve Japonya ile yükselen 10 ülke (Çin, Hindistan, Brezilya, Türkiye, Meksika, Güney Afrika, Arjantin, Güney Kore, Suudi Arabistan, Avustralya) ve bir de iki uluslararası kurumdan (IMF ile Dünya Bankası) oluşuyor. Ayrıca AB de temsil ediliyor.
G-20'nin G-15'e indirgenmesi önerisinde yeni grubun yapısı şöyle tasarlanıyor: G-8 üyelerinin tümü girecek. Çin, Hindistan, Brezilya banko. Etti 11. Ya kalan 4 üyelik? Bir numaralı petrol üreticisi Suudi Arabistan'a da garanti gözüyle bakılabilir. Kaldı 3. Ve bu 3 üyelik için 6 aday var: Türkiye, Güney Afrika, Güney Kore, Avustralya, Arjantin, Meksika. Şansımız yüzde 50.
Daha önemlisi, "Hazır fırsat doğmuşken hem G-8'in, hem de G-20'nin dışında kalan büyük ekonomilere de yer verelim" denilmesi olasılığı var.

En büyük ekonomiler
Örneğin İlk 10-15 ekonomide bulunan İspanya, Hollanda gibi. İlk 20'ye giren İran, Endonezya gibi. İlk 20'yi zorlayan Polonya gibi.
Böyle bir olasılığa kapı aralandı bile: Washington'a hem G-8 üyelerinden birinin lideri, hem de AB dönem başkanı sıfatıyla gidecek olan Sarkozy, koltuklarından birini İspanya'ya devretti. Gerekçesi: "Dünyanın 8'inci büyük ekonomisini G20 dışında bırakmak tuhaf bir şey!"
Ayrıca yine Sarkozy, "Ne G-8, ne G-20, ne G-15; olacaksa G-13 olsun" projesinden de vazgeçmiş değil. Onun G13'ünde Türkiye'nin yerine Mısır öngörülüyor!
Dediğimiz gibi, G-20'nin daraltılması Türkiye'nin "Dünya siyasal ve ekonomik düzeninde söz sahibi olma" iddiasına ciddi zarar verebilir.
Madem "Yükselen ekonomilere daha çok yer açmak" amaçlanıyor; Türkiye şöyle bir öneride bulunabilir: "G-20 kalsın ama Dünya Bankası'nın en büyük 20 ekonomi listesine göre yeniden düzenlensin."
Böylece hem küresel ekonomi yönetiminde yetkiler daha hakça dağıtılmış, hem Türkiye konumunu korumuş olur.