kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Baykal: Ayaklanma provası

Giriş Saati : 21.10.2008 16:57
Güncelleme : 21.10.2008 18:06
Yeni Haber
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi sırasında yaşanan olayları, "ayaklanma provası" olarak değerlendirdi ve Başbakan'a yüklendi. Baykal, "Ülkenin Başbakanı bir kente gidiyor. Sokaklar bomboş, çöpler yığılmış, bütün esnaf kepenk kapatmış, bir tek dükkan açık değil, otomobil lastikleri köşe başlarında yanıyor. Sadece çocuklar ve polisler var" dedi. Söz konusu manzaranın "rastlantı ve duygusal tepki" olmadığına vurgu yapan Baykal, "Dün yaşadığımız olay sıradan bir olay değildir. Dün yaşadığımız olay, Türkiye'de bir ayaklanma provasıdır" diye konuştu.

Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son yaşanan olaylarla Türkiye'nin terör sorunu karşısında yeni bir noktaya geldiğini belirten Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi sırasında yaşanan olayları değerlendirdi. Terörün önemini ölçerken şehit sayılarının ölçü olamayacağını ifade eden Baykal, "Şehit sayıları artıyor. Daha geçen hafta çok ciddi bir kayıp verdik. Olay bunun ötesinde. Olayın bunun ötesinde olduğu hemen ortaya çıkmayabilir. Bazen ortaya çıkabilir. Belli anlarda hangi noktalarda olduğumuzu göremeyiz" dedi.

AYAKLANMA PROVASI


Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır ziyareti sırasında yaşanan olaylara dikkat çeken Baykal, "Ortaya çıkan manzara çok acı bir manzaradır. Ülke ne hale gelmiştir. Ülkenin Başbakanı bir kente gidiyor. Sokaklar bomboş, çöpler yığılmış, bütün esnaf kepenk kapatmış, bir tek dükkan açık değil, otomobil lastikleri köşe başlarında yanıyor. Sadece çocuklar ve polisler var" diye konuştu. Söz konusu manzaranın "rastlantı ve duygusal tepki" olmadığına vurgu yapan Baykal, "Bu, bir süreden beri giderek gelişen bir birikimin, giderek yaygınlaşan bir örgütlenmenin, giderek etkinleşen bir terör yapılanmasının uygun gördüğü anda karar alarak, ortaya koyduğu manzaradır. Dün yaşadığımız olay sıradan bir olay değildir. Dün yaşadığımız olay, Türkiye'de bir ayaklanma provasıdır. Bir kalkışma yaşanmıştır" dedi.

Baykal, şunları söyledi:

"Bu yapılabilir hale gelmiş, demek bunun gerçekleştirilebilmesi uzun bir süreden beri gerçekleşen bir takım oluşumların sonucunda mümkün hale gelmiş. Başbakan Diyarbakır'da, "Bütün esnaf kepenk kapatmış, dükkanlar kapalı. Niçin kapalı? Çünkü tehdit var' diyor. Doğrudur da, bir ciddi devlette, devletin hukukunun kurallarının tam karşısında devletin dışında bir tehdit uygulama şansına sahip bir birikim sen iş başındayken nasıl ortaya çıkmış? Halkı, esnafı, orada yaşayan insanları tehdit edebilecek bir güç sen iktidarken nasıl ortaya çıkmış. Sen buna nasıl göz yumuyorsun?"

Olayların bu noktaya gelmesini iktidarın terör sorununu kavrayamamasına bağlayan CHP Lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Baykal, "Terör çok uzun bir süreden beri bu iktidarın kolu kanadı altında, gelişmiştir, serpilmiştir, örgütlenmiştir, örgütlenmiştir, köklenmiştir ve çok ciddi bir meydan okuma noktasına, hayatın akışını askıya alma noktasına gelebilmiştir. Sorgulanması gereken budur. Başbakanlık, iktidar noktası "tehdit yapıyorlar' diye şikayet etme noktası değildir. O tehdidi etkisiz kılacak bir kararlılığı sergileme noktasıdır" diye konuştu.

KORDİNASYON MERKEZİ ELEŞTİRİSİ

Son Aktütün saldırısının ardından üst üste toplantılar yapıldığını hatırlatan Baykal, "Nasıl bir terör teşhisi ortaya çıkıyor, hangi terör politikaları ortaya konulacak, bunu bekliyoruz" dedi. Terörle mücadelenin koordinasyonu için İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir yapılanma oluşturulmasını eleştiren Baykal, "Terörle mücadele İçişleri Bakanlığı'nı aşmış. Sen silahlı kuvvetleri, kolorduları kullanıyorsun. İçişleri Bakanlığı bünyesinde terörle mücadele için koordinasyon merkezi oluşturulacak. Terörle mücadelenin koordinasyona, eş güdüme ihtiyacı olduğu çok açıktır. Ama bu eşgüdümün İçişleri Bakanlığı düzeyinde yapılabileceğini zannetmek, bu konuyu hiç kavramamak anlamına gelir" dedi.

"AKIL İÇİN IRAK'A GİTMENE GEREK YOK"

Irak Genelkurmay Başkanı General Zibari'nin Irak sınırının değişebileceği açıklamasına dikkat çeken Baykal, şöyle dedi:

"Biz önerilerimizi Başbakanın dikkatine sunabilmek için Kuzey Irak, Zebari, Barzani üzerinden mi yapmak durumundayız? Çünkü, Dışişleri Bakanımız Zibari'nin bu önerisine cevaben, "Öneriyi siyasetçiler yapsın' diyor. "Bu ne biçim öneri ilgilenmeyiz' demiyor. "Öneriyi siyasetçiler yapsın' diyor. Öneriyi dikkate alıyor; ama bunu yetkili siyasetçiler yapsın diyor. Bunu Iraklı yetkili siyasetçiler yapıyor dinliyorsun da, Türkiye'deki siyasetçiler yapınca niye dinlemiyorsun. Senin akıl için Irak'a gitmene gerek yok. Bu memleketin evlatlarını bir dinleyiver. Bu memleketin kendi gerçeklerini bir dinleyiver."

"1 MAYIS ELEŞTİRİSİ, "VİCDANIM SIZLADI"

Baykal, dün Diyarbakır'da yaşanan olayları, 1 Mayıs'ta İstanbul'da yaşanan olayları örnek vererek eleştirdi. Baykal, özetle şunları söyledi:

"Sendikalar 1 Mayısı kutlamak için İstanbul'da demokratik bir girişim planladılar. Başbakanı ziyaret ettiler. İkna etmeye çalıştılar, yetkilileri ikna etmeye çalıştılar. Resmi dilekçeler verdiler. Bir tek şey istiyorlardı. Taksim'de İstanbul'da bütün önlemleri almayı da taahhüt ederek 1 Mayıs'ın kutlanmasına izin verilmesi, bu konuda devletin güvenlik güçleriyle işbirliği yaparak Türkiye'nin 1 Mayıs'ı bir kabus olmaktan çıkarmasını sağlamasını istediler. Peki dün ne oldu Diyarbakır'da? O tablo karşısında güvenlik güçleri ne haldeydi. Siz polisinizi güvenlik güçlerinizi bu olaylar karşısında o perişan manzarada görürken, vicdanınız sızlamıyor mu? Benim sızlıyor. 1 Mayıs'ta meşru kutlama yapmak isteyenleri, binalarına, odalarına kadar takip edeceksiniz, göz yaşartıcı bombalar atacaksınız, yolda yakaladığınız, kızları, kadınları yerlere yatırıp sırtına tekmeyle tokatla vuracaksanız, devletin otoritesini sağlıyoruz diyeceksiniz. Devletin otoritesini Diyarbakır'da niye sağlayamıyorsun? 1 Mayıs'ta İstanbul'da meşru sivil toplumsal kuruluşların demokratik talepleri karşısında acımasızca her türlü zorbalığı yapacaksın, sonra Diyarbakır'da kedi gibi olacaksın."

Baykal'ın, bu değerlendirmeleri, grup toplantısına katılan partililer ve vatandaşlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı.

"DAVA SALONA DEĞİL HUKUKA SIĞMIYOR"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün ilk duruşması görülen Ergenekon davasını değerlendirirken, "Dün duruşma başladı. Büyük davaymış, salona sığmamış. Siz davanın salona sığıp sığmamasını bırakın da o dava hukuka sığıyor mu, vicdana sığıyor mu?" dedi.

Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında Ergenekon davası ve yolsuzluk konusuna da değindi. Başbakan Erdoğan'ın, Deniz Feneri yolsuzluğu ile konuşmamasını eleştiren Baykal, kedi benzetmesini sürdürdü. Baykal, "Almanya'da ortaya çıkan Deniz Feneri davasında Başbakan dut yemiş bülbül gibi. Tek kelime söylemiyor, sanki böyle bir olay hiç yaşanamamış gibi. Deniz Feneri konusunda niye konuşamıyorsun? Her konuda maşallah aslan gibi kükrüyorsun ama burada süt dökmüş kedi gibi oluyorsun" dedi.

Dünyanın hiçbir demokrasisinde kalpazanlıktan dosyası olan kişinin Başbakan olamayacağına vurgu yapan Baykal, "Ağızlarının çalımına bakarsan haza Müslüman. Yani ahlaklı insan, dürüst insan, haramı helali bilen insan, yetim hakkını gözeten insan, kul hakkını yemeyen insan. Öyle mi acaba? Hem bunları yapıyor, hem de din imanı istismar ederek, dine imana en büyük zararı veriyor. Bu yanlışlığı milletimize anlatmalıyız" diye konuştu.

"DENİZ FENERİ KRAVATI"

CHP Lideri Baykal, Grup toplantısının ardından bir çok yolsuzluk dosyasını gündeme getiren ve adı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için yüksek sesle dillendirilen CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'na dikkat çekici bir hediye verdi. Baykal, Amerika'da yaşayan bir Tür vatandaşı tarafından kendisine gönderilen ve üzerinde "deniz feneri" deseni olan kravatı "takması" şartıyla Kılıçdaroğlu'na verdi. Kılıçdaroğlu da Baykal'a teşekkür etti.

"DAVA HUKUKA SIĞMIYOR"

Baykal, dün ilk duruşması başlayan Ergenekon davasına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Hukuka saygılı olduklarının altını çizen Baykal, hukuku uygulamakla görevli olanlarında hukuka saygılı olması gerektiğine dikkat çekti. Davanın, hukuki değil siyasi nitelik taşıdığını öne süren Baykal, özetle şunları söyledi:

"Bir önemli askeri şahsiyet, bir kuvvet komutanı çok büyük sağlık sorunları ile orada baş başa kalıyor. Felç durumunda cezaevi koşullarında. Ortada iddianame yok. Yeni tutuklamalar yapıldı, bu insanlarla ilgili iddialar yok. Aylar geçti hala bir iddianame yok. 2 bin 450 sayfa iddianame. Ne var iddianamede? Her şey var. Her şey varsa, olması gereken şey yok demektir. Bağlantılar kurulmamış, iddialar birbiriyle irtibatlandırılmamış. Adı geçenler, sanık mı, tanık mı? Her şey ortada.. Başbakanından anamuhalefet partisine kadar pek çok insanın adı geçiyor. Nasıl geçiyor? Kim süzgeçten geçirmiş?

"DA VİNCİ ŞİFRESİ GİBİ"

Hukuk çok ciddi bir olaydır. Hukuk herkesin mutlaka baş üstünde tutması gereken bir olaydır. Kendisi için başkaları için. Onun saygınlığını korumak hepimizin görevidir. Savcılık, iddianame bunlar önemli kavramlar. İnsanları itham etmek, insanlarla ilgili suçlama yapmak, çok önemli sorumluluklar bunlar. Dün duruşma başladı. Büyük davaymış, salona sığmamış. Siz davanın salona sığıp sığmamasını bırakın da o dava hukuka sığıyor mu, vicdana sığıyor mu? Yabancı basın, "Da Vinci şifresi gibi iddianame' diyor. Roman gibi, üstelik ne roman. Hayattan değil, efsaneden kaynaklanan bir roman.

16 MART KATLİAMI ÖRTBAS EDİLDİ

Salonun şartlarına göre dava şekillenir mi? Siyasetin şartlarına göre hukuk şekillenir mi? Bu hukuk konusunda çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Bakın daha yeni 16 Mart katliamı ile ilgili zaman aşımından dolayı dosya kapatıldı. Bir büyük katliam örtbas edildi. Birkaç gün önce bir yolsuzluk olayının üzerine yürüyen bir değerli gazeteci, Nurettin Kurt 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum edildi. Niye? Çünkü bir yolsuzluk iddiasıyla ilgili somut gerçekleri dile getirmiş. Yolsuzluk yaptığı için değil, yolsuzluğu haber yaptığı için.

Adalet bu Türkiye'de. APS ile istemiş Bakan dosyaları getirin diye. Daha talep Frankfurt'a gitmedi. Almanya'ya 15 günde Deniz Feneri yolsuzluğunun dosyasını talep etme mektubu APS ile 15 gündür gitmiyor. Niye gitmiyor? Adalet Bakanı "Bana ne kardeşim oradaki davadan' diyor. Bakan böyle söylüyor. Çok acı manzara. Bir büyük hukuk ve yargı krizi yaşıyor Türkiye. Bu krizden bir an önce ülkemizin çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız. Ergenekon davasında 86 sanık yargılanmıyor. Yargılanan Türkiye'nin hukuk sistemidir."

ANKA