kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
31 Ağustos 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Ege Denizi'nde demirlemiş Guilty teknesi, tasarımı ve boyutlarıyla dikkat çekiyor.

Bu lüks tekne aslında bir çağdaş sanat eseri

DERLEYEN: SELEN ÇALIK
Güncelleme : 30.08.2008 21:38
Yunan koleksiyoncu Dakis Joannou, yeni yatını Jeff Koons'a tasarlattı. Pek çok başka ünlü sanatçının da katkısı bulunan ilginç ve çılgın tasarımıyla Guilty (Suçlu) isimli tekne görenleri kendine hayran bırakıyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Bu lüks tekne aslında bir çağdaş sanat eseri
Bu sezon Ege'de mavi tura çıkanlar, dikkat! Pruvanızdan görülen o eksantrik tasarımlı rengârenk yat, bir hayal değil, gerçek... Dakis Joannou'nun 'Guilty', yani 'Suçlu' isimli yeni gemisine bakmaktasınız. Yapı sektörünün ileri gelen isimlerinden Joannou, aynı zamanda dünyanın en aktif ve kurnaz modern sanat koleksiyoncularından biri. Kendisi, fırsatı kaçırmamış, yakın arkadaşı Jeff Koons'dan yatının dış yüzeyini boyamasını rica etmiş. Dış dünyayı kendi sanat eserlerinden birine çevirmek gibi iddialı hayalleri olan büyük sanatçı Koons'un çıkardığı iş, tek kelimeyle büyüleyici. Koons'la tasarımcı Ivana Porfiri bir araya gelmişler. Geleneksel denizcilik mimarisinin kalıpları dışına çıkmasından oldukça hoşnut olan patronlarının 'büyülü bir obje' olarak nitelendirdiği mükemmel yat, böylece ortaya çıkmış. Sanat dünyasının 100'den fazla ünlü ismi, bu yatın haziran ayında Yunanistan'da yapılan suya indiriliş töreninde boy gösterdi. Ünlü sanat simsarı Larry Gagosian'ın Dakis'e geminin satılık olup olmadığını sorduğu, söylentiler arasında. Davette sunulan bottarga'nın (yani tekir balığı yumurtasının) aslan payını ise sanatçı Maurizio Cattelan yemiş. Cattelan, yumurtaları götürmekten arta kalan zamanda 'Guilty, tekne tasarımında alışılagelmiş tüm âdetleri demode gösteriyor' buyurmuş. Dakis, Koons ve Porfiri'ye gemideki çalışmalarına 'sıfırdan başlamalarını' söylemiş. İstediği şey, 27 metrelik Protect Me From What I Want (Beni İstediğim Şeyden Koru) isimli kotrasının biraz daha büyük ve konforlu bir versiyonu. Lakin Dakis o çok sevdiği çağdaş sanatın ruhunu da teknesinde görmek istiyordu. Adını Jenny Holzer'in bir çalışmasından alan bir önceki teknesinin içi, ağzına kadar resim doluydu, ama bunun dışında gayet sıradandı. Şimdilerde epeyce gözden düşmüş olan bu servet değerindeki tekne Dakis Joannou'nun oğlu Christos'a ait.

KOONS'UN TEKNİĞİ
Koons tekneyle ilgili 'siparişi' aldığında ne yapması gerektiğini hemen anladığını söylüyor: "Kamuflaj tekniği uygulamanın çok iyi olacağını düşündüm... Ama geleneksel olmayan bir tarza ihtiyacım vardı... I. Dünya Savaşı sırasında kullanılan 'razzle dazzle' (curcuna) isimli, bir şeyleri saklamayı değil, bakanların kafasını karıştırmayı amaçlayan bir kamuflaj çeşidi vardı. Böylece baktığın şeyin tam olarak ne olduğunu çıkaramıyordun... Tam bu işe uygundu." Koons'un bahsettiği şey, 1917 yılında İngiliz Donanması'nca uygulamaya konan, Alman denizaltılarının İngiliz savaş gemilerinin hızını ve rotasını anlamasını zorlaştırmak amacıyla gemilere parlak geometrik şekillerin çizilmesi işlemi. ABD Donanması da aynı boyama tekniğini kullanmış, İngilizlerin 'dazzle painting' yani 'göz kamaştırma boyası' dediği işlemi 'Razzle Dazzle' olarak yeniden adlandırmıştı. Her iki ülke de II. Dünya Savaşı'nda radar ve sonar teknolojilerinin ortaya çıkışıyla bu uygulamaya son vermişti. Tesadüf bu ya, Ivana Porfiri'nin aklına gelen de buydu. Yani aynı fikri ortaya atmak üzereydi... Doğal olarak Dakis hemen ikiliye yeşil ışık yaktı. Porfiri görkemli tören esnasında: "Seni en sıradışı işleri denemeye iten iki insanla el ele vermek nadiren rastlayabileceğin bir durumdur," dediğinde bol bol alkış aldı. Gemi, iki yerine üç güverteye sahip. Orta ya da ana güverte; cam duvarları, pürüzsüz beyaz Corian zemini ve verdiği aydınlık ve açık alan hissiyle, New York'ta bir çatı katını anımsatan uzun, beyaz ve tek bir odadan oluşuyor. Mekânda, Anish Kapoor'un ayna parçalarından oluşturduğu yuvarlak bir heykeli ve ayakları olmayan, mavi kadifeden örgü bir kanepe bulunuyor. Kanepe, Brezilyalı Campana kardeşlerin tasarımı ve şekilsizliğiyle epey lüks bir köpek yatağı gibi. Geniş bir düz ekran televizyonda İsveçli genç sanatçı Nathalie Djurberg'in çektiği kışkırtıcı video görüntüleri izlenebiliyor.

CREED VE DUYGULAR
Normalde dümenin bulunduğu üst kat, gemi sahibinin özel alanı olarak kullanılıyor. Görkemli bir yatak odası, bir çalışma odası ve her yöne hakim iki geniş teras var burada... "Kendimize sorduk, neden kaptanın yatak odası en alt katta ve manzarasız olmalı?" diyor Porfiri. "Bunun üzerine onu üst kata, en güzel yere taşımaya karar verdik." Bu katı ana güverteye bağlayan merdivenin mücevher görünümlü bir tavan penceresi var. Küçük bir fıskiyeden sürekli olarak fışkıran suyla birleşince, ortaya sürekli değişen ışık ve hareket etkisi çıkıyor. En alt güvertede yedi misafir ağırlayabilecek dört yatak odası daha bulunuyor. Her kabinde tek bir kelimeye eşlik eden tek bir sanat eseri var. VIP kabininde ise, Sarah Morris'in Guilty isimli eseri duruyor. Odanın beyaz zeminine büyük kızıl harflerle bu kelime işlenmiş. Dakis ve eşi Lietta'nın kendi aydınlık kabinlerinde ise Martin Creed'in neon ışıklarından oluşan eseri, yataklarının arkasındaki aynalı duvarın önünde yanıp sönerek 'FEELINGS' (duygular) kelimesini ortaya çıkarıyor.
Haberin fotoğrafları