Gizli bahçede İtalyan esintileri

Akaretler benim bildiğim en son İstanbul'daydı, şimdi galiba Milano'da. O bölge bambaşka bir yer oldu biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da gidin, görün, kendinizi Pretty Woman'ın o meşhur sahnesinde gibi hissedeceksiniz. Ünlü markaların hepsi yan yana. (Ama öyle gaddar mağaza görevlileri olduğunu sanmıyorum.) Yolun en sonunda, (tarif için bu havalı konseptin biraz dışına çıkacağım ama) kokoreççilere dönmeden Pastarito diye bir yer var. İtalyan restoranı. İzmir, Ankara, Suadiye ve Nişantaşı'ndan sonra burada da açılmış. Sahibi, eski Devriye ekibinden tanıdığımız Ebru Keser Erda. İçeri giriyorsunuz, Akaretler'in yeni haline uyum sağlayacak şıklıkta bir mekân. Fakat asıl numarası bahçesi. Arka tarafa bir geçiyorsunuz, şehrin göbeğinde olmanıza rağmen sanki bir anda Polonezköy gibi bir yere ışınlanıyorsunuz. Asırlık ağaçlar, çiçekler, kuş sesleri... Beşiktaş'ın göbeğinde olduğunuzu hatırlatacak tek şey, duvarın arkasından gelen (önce bir havuz sesi sandığınız ama sorunca anladığınız) oto yıkama sesi. Pastarito'nun çok zengin bir mönüsü var. Benim en bayıldığım kısmı, bir sayfayı 'ne nedir' misali tüm makarna çeşitlerini tanıtmak için ayırmış olmaları. Gnocchi, farfalle, bucatini... Hepsi resimlerle gösteriliyor. Yan sayfada da soslar var. İstediğinizi istediğinizle evlendiriyorsunuz. Tüm makarnalar gerçek İtalyan buğdayından yapılıyor. Başlangıçlardan Sicilya usulü risotto köftesini, tatlılardan da tiramisuyu tavsiye ederim. Mekânda uzun İtalyan masaları da var. Minimum altı kişilik. Rezervasyon yaptırırken bu masada oturmak istediğinizi belirtirseniz özel hazırlık yapılıyor. Yemekler masaya geliyor, servisi siz yapıyorsunuz. Şarabı da öyle. Kışın deneyebilirsiniz.