kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mart 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Baykal: Kendinize göre hukuk yapmayın

Yeni Haber
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP'ye ilişkin kapatma davasının ardından MHP'nin "parti kapatmaları zorlaştıralım" önerisini eleştirdi. Baykal, "Kendimize göre hukuk yapma anlayışına yöneldiğimiz anda demokrasinin dışına çıkmış oluruz" uyarısında bulundu. AKP hakkındaki iddianameyi de değerlendiren Baykal, "Türkiye'deki siyasetin ortaya koyduğu sonuç ile hukukumuzun, Anayasamızın talepleri arasında çok derin ciddi çatışmanın bulunduğu iddianamede kendisini gösteriyor" dedi. Baykal, özellikle son zamanlarda hukuka ve hukukçulara karşı sergilenen üslubu ve anlayışı da kınadığını söyledi. Baykal, "Bunu demokrasi kültürü ile bağdaştırmıyorum" dedi.

CHP Lideri Baykal, partisinin Meclis Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın AKP'nin kapatılması istemiyle açtığı davanın ardından yaşanan gelişmeleri değerlendiren Baykal, Başsavcılığını iddianamesinde Türkiye'de yürürlükte olan Anayasal düzenle, iktidarın uygulamalar arasında çok derin çelişkiler olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.

HUKUKLA MİLLİ İRADE ÇELİŞKİSİ DEĞİL

Başsavcılığın sağlam delillerle ciddi iddiaları dile getirdiğini belirten Baykal, şunları söyledi:

"Siyaset bir iktidar ortaya koymuş. Hukukun da kuralları var. Hukukun kurallarıyla siyasetin ortaya koyduğu sonucun bir biriyle çatışır durumda olduğu en azından bu iddianamede kendini gösteriyor. İddianamenin Anayasa Mahkemesi tarafından nasıl değerlendirileceğini bilemiyoruz. Öyle bir iddianamenin, ciddi sağlam delillerle ve hukuki mülahazalarla hazırlanıp, ortaya konulmuş olması, hukuk ile Başsavcılığın gözünde siyasetin ortaya koyduğu sonuç arasında bir çatışmanın, çelişkinin olduğunu ortaya koyuyor.

Bu çelişkiyi kimse çarpıtmasın. Bu çelişki, hukukla milli irade çelişkisi değildir. Bu çelişki, hukukla demokrasi çelişkisi değildir. O nedenle ben siyaset çelişkisi diyorum. Türkiye'deki siyasetin ortaya koyduğu sonuç ile hukukumuzun, Anayasamızın talepleri arasında çok derin ciddi çatışmanın bulunduğu iddianamede kendisini gösteriyor.

Kimse bu çatışmayı hukuk milli iradeye karşı diye çarpıtmaya kalkmasın, milli irade başka bir olay. Milli irade, milletin tümünün ortak iradesidir. Çoğunluğun iradesi değildir. Burada söz konusu olan siyasetin ortaya koyduğu bir parlamento çoğunluğunu yöneten insanların siyasi uygulamaları ile Türkiye'de Anayasamızın, hukukun talepleri arasında bir çelişki ortaya çıkmıştır. Acı bir çelişkidir, olmaması gerekir."

SAVCININ KİŞİSEL KAPRİSİ DEĞİL

Söz konusu davanın Başsavcısının kişisel kaprisi ile açılmadığını belirten Baykal, AKP çizgisindeki siyasi anlayışa karşı bu davayla 4'ncü kez kapatma davası açıldığını hatırlattı. Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Herhangi bir savcının kişisel, keyfi, sübjektif duygularından, değerlerinden anlayışından, sevgilerinden, sempatilerinden, husumetlerinden, düşmanlıklarından kaynaklanan bir tablo varsa o zaman Türkiye'de demokrasi sorunu yok. O sorunu çok kolay çözeriz. Bir Başsavcının kendi kişisel kaprisi ile Türkiye'de demokrasi sorunu yaratması mümkün olur mu? Şu andaki tablo bu mu? Başsavcının kişiliğinden mi kaynaklanan bir olayla karşı karşıyayız. O zaman demokrasi sorunu olmaz. Hep birlikte o savcının hakkından gelmesini biliriz. Ama olay o değil. Bu bir değil, iki değil, üç değil dört. Dört bu dört. Hangi savcının hatası? Ortada çok açık bir çatışma var. Çatışmanın bir tarafında bizim Anayasamızın talepleri var. Çatışmanın öbür tarafında Türkiye siyasetinin ortaya koyduğu bir siyasi partinin bazen iktidarda, bazen iktidarda değil. Yönetiminin uygulamaları, anlayışı ve zihniyeti var. Bu ikisi çatışıyor. Nasıl çözeceğiz bunu."

"HUKUKU SİYASETE UYDURMAYIN" ÇAĞRISI

Baykal, kapatma davasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin parti kapatmaları zorlaştırmak amacıyla ortaya attığı öneriyi de eleştirdi. Baykal, şöyle dedi :

"Bazı çevreler madem böyle bir çatışma var, bu çatışmalardan ülkeyi kurtarmanın yolu hukuku o siyasi kadroya uydurmak. Bu çatışmanın temelinde ne var? Bu çatışmanın temelinde bizim Anayasamızın dinin siyasette kullanılmasını yasaklayan anlayışı var. Laiklik olarak da bunu anayasamıza koymuşuz. Bu kriz hukuk krizi değildir. Bu bizim Anayasamızın temelindeki din ve siyaseti ayırmayı talep eden temel anlayışın Türkiye'yi yönetenler tarafından hazmedilememiş olmasıdır.

İlk çözümü siyasetin bulması gerekir. Çare siyasettedir. Siyaset nasıl bulacaktır. Ortada yanlış, ülkenin geleceğini tehlikeye sokan, ülkede demokrasi krizinin temellerini atan yarın ülkeyi sıkıntıya sokacak bir süreç işlemeye başlamışsa, bazı siyasetçilerin ve bazı siyasi kuruluşların bunu görmesi ve bunu anlatması, uyarması beklenir. Siyaset sorunlar karşısında çözüm üretmelidir.

HUKUK İŞLEMEZSE NE VAR?

CHP Lideri Baykal, herkesin kendine göre hukuk yapması halinde demokrasi demokrasi dışına çıkılacağı uyarında da bulundu. Demokrasi ve hukuk ilişkisini anlatan Baykal, şunları söyledi :

"Eğer hukukun görevini yapmasını engellersek, bir ülkenin rejiminin temellerini korumakla yükümlü olan hukuk da eğer işlemezse ya da işletilmezse, sanmayın ki sorun çözülmüş olacak. Hukuk sübap. Siyaset işlemeyince hukuk var. Bizim Anayasamızda kendisini gösteren o denge muhteşem bir dengedir. O dengenin önemini değerini hepimizin bilmesi gerekir. Ona sahip çıkması onu koruması lazımdır. Siyasetle hukuk çatışınca biz kendimize göre hukuk yaparız. Partiler ve kişiler gelir ve geçer, gelmiştir ve geçmiştir. Ama kişiler ve partiler gelip geçmemek için kendilerine göre hukuk yapmaya başlarlarsa, sadece o partiler ve kişiler değil, ülkede çok ağır bedel öder. Kimse kendisini o kadar önemsemesin. Herkes yaptığı işin yanlışını görsün. Yapılan işin yanlışları ortadadır.

Hukuk işleyecektir. Demokrasi ve hukuk bir paranın iki yüzü gibidir. Demokraside en büyük güvence hukuktur. O nedenle demokrasi kendine göre hukuk yapma anlayışını hiçbir şekilde kabul edilemez. Kendimize göre hukuk yapma anlayışına yöneldiğimiz anda demokrasinin dışına çıkmış oluruz."

Baykal, özellikle son zamanlarda hukuka ve hukukçulara karşı sergilenen üslubu ve anlayışı da kınadığını söyledi. Baykal, "Bunu demokrasi kültürü ile bağdaştırmıyorum" dedi.

"HUKUK OY DÜZEYİNE GÖRE Mİ İŞLEYECEK?"

CHP Genel Başkanı Baykal, "Yüzde 46 oy almış bir parti kapatılır mı?" yönündeki değerlendirmelere tepki gösterdi. Hukukun, oy düzeyine göre işleyemeyeceğini söyleyen Baykal, "Hukuk, oy düzeyine göre işler ya da işlemez diye bir ayrım mı yapacağız. Her oy düzeyinde hangi hukuk işler bunun hesabını mı yapacağız. Güçlüye hukuk işlemez. Çok oy almış olana hukuk işlemez. Yüzde 17 nasıl? Uzlaşalım mı? Yüzde 17'nin altında alanları kapatalım, üstünde alanları kapatmayalım. Yani zengin olana hukuk işlemeyecek mi? Böyle bir şey olur mu? Hukuk varsa var, yoksa yok" diye konuştu.

Deniz Baykal, partisinin Meclis grup toplantısında AKP'ye ilişkin kapatma davasıyla ilgili tartışmaları değerlendirdi.

DTP hakkında açılan kapatma davasını hatırlatan Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamaları da gündeme getirdi. Erdoğan'ın, DTP'nin kapatılması ile ilgili davaya ilişkin, "Yargıya intikal eden konular üzerinde konuşmamız yanlış olur" dediğini ifade eden Baykal, şunları söyledi:

"DTP söz konusu olunca Başbakan diyor ki "yargıya intikal eden konular hakkında konuşmamız yanlış olur', çok doğru. O zaman mı doğru söylüyor şimdi mi?..

Hele Meclis Başkanımız. Kendisine olan iyi duygularımdan yola çıkarak, bu son açıklamasını ona yakıştıramadığımı söylemek istiyorum. Meclis Başkanı "23 Nisan'da ben çocuklara ne söyleyeceğim?' diyor. 23 Nisan'da çocuklara, "Bu memlekette, Anayasa işler, hukuk işler' diyeceksin. Meclis Başkanı DTP kapatılırken diyor ki, "Türkiye bir hukuk devletidir. Anayasa Mahkemesi'nin en doğru kararı vereceğini inanıyorum. Herkes hukuka güvenip, müsterih olsun. DTP Anayasa Mahkemesi'ne verilince herkes müsterih olacak, hukuka güvenecek ama AKP olunca niye güvenmiyor, bunun cevabı var mı?

Adalet Bakanı diyor ki, "yargıya intikal etmiş bir konu hakkında yorum yapmak doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim, siyasilerin, kendilerini, davranış biçimlerini denetlemelerine yarar var. DTP'lilerin kendilerini ve davranış biçimlerini denetlemesinde yarar var da, AKP yönetiminin kendisini denetlemesinde yarar yok mu?"

BAKAN ÇİÇEK'İN SÖZLERİNİ AKP'YE UYARLADI

Baykal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in, yine DTP ile ilgili kapatma davasına ilişkin görüşlerini de hatırlattı. Çiçek'in, görüşlerinin AKP'ye uyarlayan Baykal, şunları söyledi:

"Eski Adalet Bakanı, Başbakan Yardımcısı diyor ki, "Hizmet için seçilenler kavga çıkması, gerginlik olması için olaylara adeta çanak tutuyorlar. Çok net iddia ediyorum, partinin kapatılmasını en çok siyasiler istiyor. Yoksa bu kadar ahmakça politika gütmezlerdi.' Bunu kapatılması söz konusu olan bir parti için söylüyor ala o parti DTP'dir. Şimdi bunu AKP için okuyalım. Olaya göre farklılık olmayacağına göre hukuk, kural herkes için geçerli olduğuna göre sayın Cemil Çiçek'in hoşgörüsü ile AKP'ye çevirerek okuyalım. "Hizmet için seçilenler kavga çıkması, gerginlik olması için olaylara adeta çanak tutuyorlar' Yanlış mı? "Çok net iddia ediyorum' diyor, "Partinin kapatılmasını en çok siyasiler istiyor' diyor. "Yüzde 40 oy alırız, yüzde 50 oy alırız' diyenler, "bereket ekiyorlar tarlamıza' diyenler. Bu anlayışı yansıtmıyor mu? "Yoksa bu kadar ahmakça politikalar yürütmezlerdi' diyor. Bu benim sözüm değil. Ben tenzih ediyorum. Ama samimi olmamız lazım. İlke önemli, prensip önemli, gerçekler önemli. Eğer bir muhalefet partisinin ülkeyi gerginliği sürüklememe konusunda sorumluluğu var ise iktidarda bulunan bir partinin ülkeyi gerginliği sürüklememe konusunda çok daha fazla sorumluluğu vardır. Ve ülke böyle bir noktaya geldiyse bu Başsavcının kişiliğinden kaynaklanıyor, ya da "birileri oraya sızmış bunu yönlendiriyor' diye olayın özünü görmezlikten gelmek doğru değil. Ciddi bir tabloyla karşı karşıyayız, sağ duyuya ihtiyacımız var. Ciddiyete ihtiyacımız var."

(ANKA)