kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ocak 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Bir "Pize" hikâyesi..

Serpil Gogen Londra.
HİKÂYE bu ya!.. "15. Yüzyıl'da İtalya kıyılarında bir yerde, bir Osmanlı leventi, iskelenin kenarında oturmuş, pidesini yerken, yerli halktan meraklı biri yaklaşıp ne yediğini sormuş. "Pide" diye cevap vermeye çalışmış denizci ama ağzı dolu olduğu için diyememiş, yerine "pize" çıkmış ağzından.. Meraklı İtalyan tarifini de isteyip alınca, "pize" yalnız o yörede, hatta İtalya'da popüler olmakla kalmamış, o iskeleden tüm dünyaya yayılmış.."
İnanmadınız mı? Anekdot, bir kere, internette, Google'da var. İngiliz, The Times gazetesinde 14 yıl lokanta yazıları yazan Jonathan Meads 1994 Eylül'ünde, Covent Garden'daki Sofra'yı yazarken gazetesinde de anlatmış.. Şimdilerde ise, Londra'nın, dünyaca ünlü Türk lokanta zinciri Sofra'ların ve Özer'in mönüsünde yer alıyor. Okuyunca bayıldım. Bununla da kalmıyor, mönü.. Antik Anadolu'da pide gibi yassı bir ekmeğin yapıldığını, soğan ve sarmısakla tatlandırıldığını, hatta Pers Kralı Darius'un (M.Ö. 521-486) askerlerinin kalkanları üzerinde bir çeşit yassı ekmek pişirdiklerini, üzerini peynir ve hurmayla kapladıklarını da yazıyor.
Sofra'lar ve Özer Londra'nın, bence, en ilginç yerlerinin başında..
Özellikle Özer, dünyaca ünlü gezilecek ve görülecek yerler zinciri Michelin Guide'a giren ilk Türk restoranı olmakla kalmamış, sahibi Hüseyin Özer, Discovery Channel'ın, "Riches of the World" adı altında hazırladığı yeni diziye, bir başarı öyküsü olarak girmiş. Dünya üzerindeki 32 başarı öyküsünden biri, onun..
Yaz aylarından bu yana, restoranların ünlü mönüsüne, tereciye tere satma misali, enfes bir "fish and chips" ve "suşi" eklenmiş..
"Suşi değil, Su işi" diyor, Hüseyin Bey, kahkahalar arasında.. "Su işi, aslında.. Hızlı söyleyince ses, suşi gibi çıkıyor"..
Sonra anlatıyor, "Balıklar, havyar, yosunlar bir yana, pirinç de suda yetişmiyor mu? Suişi tabii"..
Pize misali, o da bizden Kore yoluyla Japonya'ya geçmiş, anlaşılan!.. Çeşninin güzelliğini anlatmaya imkân yok. Damak tadımıza böylesine uygun, nefis suşiler..
Bir de "lahmazza" var.. Çıtır pizza hamuru üzerine kıyma.. Lahmacun, pizza karışımı.. Yemeğe doyum yok..
Restoranlar Türkiye için bir yüz akı.. Öylesine bir tanıtım, Türk usulü ikram yapıyorlar.. Bir akşam, tiyatroda yanımızda oturanlar, Türk olduğumuzu fark edince, kendilerini tanıtıp 1963'ten beri Türkiye'ye gelip gittiklerini anlattılar. Oxford'dan emekli bir profesör ve eşi.. Sonra bize, Sofra'yı önerdiler. "Londra dışında otururuz. Özellikle tiyatroya gelirken birkaç saat erken geliriz, ki Sofra'da yemek yiyelim. Orası, kebabçı değil, Türk mutfağı'dır. Ne yazık, güzelim mutfağınız, kebab kültürü içinde yok oluyor" diyerek..
Biz de onlara Özer'i önerdik, tabii.. "Asıl Amiral gemisi şimdi o" diyerek..