kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ocak 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Türkiye'de krizli yıllarda bile para faizden kazanılıyor

Büyük resim için tıklayın
Yatırım araçlarının uzun vadeli performansı değerlendirildiğinde Türkiye'de paranın asıl bono ve borsa başta olmak üzere ulusal para birimi üzerinden kazanıldığı ortaya çıkıyor. En büyük kayıp da dolar ve altın olmak üzere dışarıdan ithal edilen yatırım araçlarında meydana gelmiş.
Her yıl olduğu gibi, yatırım araçlarının yıllık ve 1984'ten bu yanaki getirilerini 2007 için de hesapladık. Dün yabancıların ağırlıklı olduğu bono ve borsadaki dolar bazındaki getirilere yer verdik. Yabancılar veya döviz bozdurarak bonoya yatırım yapanlar en yüksek getiriyi son altı yılda elde etmişlerdi. 1989-2000 döneminde ortalama getiri yıllık yüzde 16.9 iken 2002-2007'de yüzde 25.1'e çıktı. 2007 getirisi de yüzde 30'a yükseldi. Çünkü yabancılar Türkiye'den nominal faiz yanında dolar kurunun düşmesinden ikinci bir kazanç elde ediyorlar. Dolar kuru da geçen yıl nominal yüzde 17.1 düştü.

- Yerli yabancı farkı- Halbuki Türkiye'de yerleşiklerin kur düşüşünden bir getirisi yok. Gerçek getiri açısından nominal faizden tüketici enflasyonunu da çıkarmak gerekiyor. Bu da yapıldığında yabancı için 2007'de yüzde 30 kâr sağlayan Hazine bono ve tahvili yerliler için ancak yüzde 8.7 reel bir kazanç getiriyor. Yerlilerin buradaki dezavantajı enflasyon ve bu işi döviz bozdurarak yapmamaları.
Yukarıdaki tabloya bakıldığında 2007 ile birlikte son üç yıldır reel hazine faizinin tek haneli rakamlara indiği görülüyor. 2001 krizi sonrasındaki 6 yıllık süreçte ise yerliler ortalama yüzde 10.9 reel kazanç sağladılar. Aynı kazanç yabancılar için yüzde 25.1 düzeyine varıyor.
Aradaki bu getiri farkı son yıllarda yabancıların Türkiye tahvil ve bono yatırımlarını da hızlandırdı. 2002'de 1.58 milyar dolar olan yabancı bono portföyü küresel dalgalanmanın başlangıcı olan 23 Temmuz 2007'de 38.96 milyar dolarla en yüksek düzeyine çıktı. Yerlilerin payı ise aynı dönemde azaldı. Küresel dalgalanmayla yabancılar satışa geçerken yerliler bonoda yeniden alım yaptı.

- Dolardaki kayıp- Yine tablodan görülebileceği gibi, doların nominal yüzde 17.1 gerilemesi, enflasyonla yüzde 23.8 reel gerilemeye vardı. Bu oran da 2003 yılındaki yüzde 32.4'lük reel kaybın arkasından son 24 yılın ikinci büyük kaybını oluşturdu. 2001 krizi sonrasında dolar kurunun reel yıllık ortalama kaybı yüzde 17.0 . Bu hesaplamalar sadece kur değişimlerini içeriyor. Buna döviz hesaplarına ödenen faizler dahil edilirse kayıp kısmen törpülenebilir.

- Vadenin önemi- Tablonun işaret ettiği gibi, Türkiye'de para kısa vadede de uzun vadede de istikrarlı bir şekilde faizden kazanılıyor. Üstelik kriz yıllarında bile. 1994 ve 2001 buna iyi bir örnek. Tek şartla, yatırımın vadesini devalüasyon yıllarında veya zamanlarında değiştirmek ve gerekirse gecelik baza kadar indirmekle.

- Sonuç- "En çok, bize en faydalı olan şeyleri hor görürüz." Ezop