kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Kiyoko Okada, Türklerin bu kadar çok çeşit çiçeğe sahip oldukları için şanslı olduklarını düşünüyor.

Japonların sorularından yoruldu, LALElerin peşine düştü

FİGEN YANIK
Japon rehber Kiyoko Okada, gördükleri her çiçeğin adını soran turistlerden kurtulamayacağını anlayınca Kapadokya'dan Muş'a kadar dolaşıp çiçekleri tanıtan bir kitap hazırlamaya karar verdi..
Bu Japonlar gerçekten harikalar ve insanı şaşırtmaktan zevk alıyorlar... Bütün bir yıl arı gibi çalışırlar, tatile çıktıklarında da deniz kenarında yatıp güneşlenmek yerine, ülke ülke dolaşıp yeni yerler keşfederler. Ama kesinlikle bakıp geçmezler. Kadınların ellerinde mutlaka zarif şemsiyeleri, erkeklerin başlarında da şapkaları; gölgeden gölgeden yürüyüp, rehberlerini bunaltana kadar sorarlar. Mezar taşlarından ağaç dallarındaki böceklere kadar öğrenmek isterler. Tabii ki ellerinde son model fotoğraf makineleri, mutlaka birkaç kare de fotoğrafını çekerler. Bu kadar fotoğrafı ne yaptıkları, hep merak konusudur, ama fotoğrafsız bir tatil düşünemezler. "Nerede bir flaş patlasa, arkasından Japon turist çıkabilir,'' sözü bile espriden gerçeğe dönüşen sözlerdendir. İşte, 15 yıldır dünyanın çeşitli ülkelerinde rehberlik yapan Kiyoko Okada da Türkiye'yi gezdirdiği Japon turistlerin her gördükleri çiçeğin adını sormalarından o kadar yorulmuş ki sonunda çareyi bir kitap hazırlamakta bulmuş. Çünkü turistlerin çantalarına atıp yanlarında taşıyabilecekleri, merak ettikçe açıp bakacakları küçük boyutlarda, Türkiye'deki çiçekleri anlatan Japonca bir kitap olmadığı için bunu kendisi hazırlamaya karar vermiş. Fotoğraf makinesini takmış boynuna, çiçeklerin en güzel oldukları zamanlarda, yani mart, nisan, mayıs aylarında otomobil kiralayıp dolaşmış. Sakın sadece İstanbul'daki seraları dolaştığını zannedip kolaya kaçtığını düşünmeyin, yanılırsınız. Çünkü ben hem yanıldım hem de bir Türk olarak kendimi ayıpladım.

TEK BAŞINA DOLAŞTI
Çünkü Muş'taki yaban laleleri, Kapadokya'daki endemik çiçekleri, Sinop, Erzurum, Kastamonu, Pamukkale, Efes, Antalya'dakileri anlatmaya başlayınca şaşırıp kaldım. Üstelik Okada, bütün bu keşif serüvenini tek başına yaşamaktan hiç çekinmemiş. Kiraladığı otomobille, üç yıl boyunca Karadeniz'den Akdeniz'e, İç Anadolu'dan Ege'ye kadar dolaşmış durmuş. Bu arada çiçeklerin fotoğraflarını çekmiş. Şimdi elindeki binlerce fotoğrafı tek tek inceleyerek hem Türkçe hem Japonca hem de Latince isimlerini yazıyor. Kiyoko Okada, aslında böylesi zahmetli bir işe hiç de yabancı değil. Daha önce İsviçre'deki çiçeklerle ilgili bir kitap hazırladığı için çok tecrübeli... O kitapta da 262 çiçeği fotoğraflarıyla tanıtmış. TAM BİR CEP KİTABI Fakat İsviçre gibi küçük bir ülkeden sonra Türkiye'deki bitki çeşitliliğini görünce, böyle bir çalışmayı kısa sürede bitiremeyeceğini göze alsa da yılmamış: "Japon turistler, Türkiye'de dolaşırken sürekli çiçeklerin isimlerini soruyorlardı. Ama onların yanlarında taşıyıp, çiçekleri tanıyabilecekleri Japonca bir kitap yoktu. Dünyanın pek çok ülkesinin çiçekleriyle ilgili Japonca kitap olmasına rağmen Türkiye'ye ait bir kitap hazırlanmamış. Rehber kitaplarda da isimleri yerine sadece 'sarı çiçek', 'kırmızı çiçek' yazıyordu. Bunun üzerine ben hazırlamaya karar verdim." Okada, önce turistlerin en çok sordukları çiçeklerin listesini çıkarmış ve onların hangi bölgelerde olduklarını araştırmış: "Türkiye, çok büyük bir ülke ve binlerce çiçek var. Üstelik bir kısmı da endemik. Bunların arasından benim en çok ilgimi çekenlerle bana en çok sorulanları seçmek zorunda kaldım. Her yıl bahar aylarında gelip dolaşarak çiçekler daha açar açmaz fotoğraflarını çektim. Her bölgede de farklı aylarda açtıkları için bu çalışma birkaç yıl sürdü. Akdeniz'deki çiçekler mart nisan, Karadeniz'de ise mayıs ayında açıyor. Ben de bölge bölge dolaşıyorum.'' Japonya'da basılacak kitapta yaklaşık 500 çiçek, fotoğraflarıyla tanıtılacak. Türkiye'deki çiçek zenginliğini okuyunca, baharda fotoğraf makinelerini alıp keşfe çıkan Japonlar'ın makinelerinden çıkacak flaş seslerini duyar gibi oluyor insan...
Haberin fotoğrafları