kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'İstanbullular Londralılardan çok daha stil sahibi'

Esra Çoruh
Bir dönem Gucci için de çalışan, son dönemin gözde tasarımcısı Giles Deacon'la İstanbul'da görüştük..
İLİŞKİLİ HABERLER
'İstanbullular Londralılardan çok daha stil sahibi'
O modanın yeni kralı. Uzun boyu, esprili konuşması, güler güzü ve sıcak tavırlarıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Üstelik tam bir film yıldızı havasında... Sadece moda tasarımcısı değil, grafik sanatçısı kimliğiyle de tanınan İngiliz Giles Deacon'la kısa süreli bir İstanbul ziyareti sırasında tanışma fırsatı yakaladım. Giles Deacon'un cesur tasarımlarında, ilkbahar sezonunda Mulberry markası için tasarlamış olduğu iri zımbalarla süslü çantalarına hayran olmuştum. Ne de olsa o da Alexander McQueen, Stella Mac Cartney, Luella Bartley'in mezun olduğu Londra'nın en meşhur moda tasarım okulu olan Saint Martins mezunuydu... İpekyol ailesiyle tanışıklıkları eskilere dayanan tasarımcı, Yalçın Ayaydın'ın ev sahipliğinde güzel bir İstanbul havası aldı.

- Sizi İstanbul'da görmek çok güzel. İlk gelişiniz mi? - İlk gelişim ve daha önce niye gelmediğimi merak ediyorum. Daha önce İstanbul'u tanıtan çeşitli programlar izlemiştim ama orada gördüklerimden daha da fazlası var! Hayran kaldım İstanbul'a. Boğaz, Kapalıçarşı, yemekleriniz hepsi büyüleyici. Artık daha sık geleceğime hiç şüphe yok.

'HER ŞEY BİR TESADÜF'

- Tasarımcılığa nasıl başladınız? - Benim tasarımcı olmam kesinlikle bir tesadüf. Öyle "Üç yaşında tasarımcı olacağımı biliyordum," gibi bir hikâyem yok maalesef... Okuldayken derslerim oldukça kötüydü. Ve bir aile dostumuz benim bir sanat okulunda kursa gitmemi önerdi. Her şey böyle başladı. Resmi, grafiği, tasarımı çok sevdim. Ve ardından da Saint Martins'e kabul edildim. St. Martins'te okumak büyük bir şans. Bunun farkında olduğum için de çok çalıştım.

- Peki mezun olduktan sonra? - Saint Martins'i bitirdikten sonra Paris'e iş aramaya gittim. Orada iki yıl boyunca Jean Charles de Castelbajac ile birlikte çalıştım. Daha sonra Bottega Veneta ve Gucci grup için tasarım yaptım.

- Tom Ford'la çalıştınız yani... - Evet.

- Tom Ford'la çalışma fırsatı bulmak nasıl bir şey? - Çok harika. Ondan o kadar çok şey öğrendim ki. Tom Ford, çok özel bir tasarımcı, çok yetenekli. O bir efsane. Ama bir yıl birlikte çalıştık ve daha sonra da kendi başıma olmaya karar verip kendi markamı çıkarttım.

- Kendi markanız dışında başka markalar için de çalışıyorsunuz değil mi? - Evet. Klasik giyim markası Daks ve gençlerin markası New Look için tasarımlar yapıyorum. Ayrıca Mulberry için de çanta tasarlıyorum.

- Tasarımlarınızı farklı kılan nedir? - Tasarımlarım her zaman ve her yaşta giyilebilir şeyler. 40 yaşında birisi de kokteyle giderken biraz farklı görünmek isterse benim tasarımlarımla bunu başarabilir.

- Tanıdığınız Türk tasarımcılar var mı? - Hüseyin Çağlayan, Saint Martins'ten sınıf arkadaşım, hâlâ görüşüyoruz. Herkes onu çok ciddi birisi sansa da çok komiktir. Bora Aksu'yla tanışmasam da onu da biliyorum.

- Türk insanının giyim tarzını nasıl buldunuz? - Burada modayı takip ettiklerini hemen görebiliyorsunuz. Nişantaşı, Kanyon gibi yerlerde gördüğüm insanlar, inanın bana Londra'da görebileceğiniz insanlara göre çok daha trendy ve stil sahibi.
Haberin fotoğrafları