kapat
08.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Onlar... Ulusoylar...

Salı günü "İsimsiz" başlıklı bir yazı yazmıştık. "Özetleyecek... Hatırlatacak" olursak...

"Kendi sektöründe Türkiye'nin en büyüğü olan" bir aile şirketinden, "üç kardeş" Ankara'ya gelirler.

"Bazı ziyaretlerde" bulunurlar.

Bu arada Devlet Bahçeli'ye "neden Başbakan olmuyorsunuz" diye sorarlar.

Bahçeli de onlara sorar:

- Başbakanlık koltuğu boş mu?

ULUSOY
Salı günü "Ulusoy kardeşlerin" telefonu durmak bilmemiş.

Yazıyı okuyan çok kişi, "tamam... Bunlar Ulusoylar" demiş.

Ve telefona sarılmış.

Dün "Ulusoy imparatorluğundan" Saffet Ulusoy bize dedi ki:

- Hâlâ bana ve kardeşlerime telefon yağıyor... Herkes diyor ki... Kimlerle görüştünüz?... Neler konuştunuz?... Ankara'dakiler neler söylüyor?

SIR
Saffet Bey'e "aynı soruları" biz de sorduk:

- Kimlerle görüştünüz?

- Sayın Genelkurmay Başkanı'mızla... Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı'mızla... Sayın Devlet Bahçeli ile... Sayın Mehmet Keçeciler'le... TOBB Başkanı ile... Hemşehrimiz Yaşar Bey'le. (Okuyan)

- Mesut Bey de hemşehriniz.

- Olmadı görüşemedik... Tansu Hanım aramıştı... Görüşecektik... O da olamadı.

- Görüştüklerinizle, neler konuştunuz?

- Anlatmam... Sırdır... Türkiye'nin meselelerini konuştuk.

KOMUTANLAR
- Saffet Bey... Komutanlar neler düşünüyor?

- Sokaktaki vatandaş... Sen, ben... Senin amcan, benim yeğenim... Esnaf... Memur... Herkes ne düşünüyorsa, komutanlarımız da onu düşünüyor... Herkes ne görüyorsa, paşalarımız da onu görüyor... Ama bir husus var ki... Size anlatabilirim.

- Nedir?

- Sayın komutanlarımız demokrasinin işlemesinden yana... Sorunların, demokrasi içinde çözülmesini istiyorlar... Hiçbir şekilde müdahale yanlısı değiller.

BAHÇELİ
- Sayın Bahçeli ne diyor?

- Sırdır... Söylemem.

- Tamamı mı sır?

- Devlet Bey çok ilkeli bir insan... Ağzından çıkan sözü, attığı imzayı namus bellemiş.

- Hangi söz? Hangi imza?

- Yarın sabah MHP'nin milletvekili sayısı DSP'yi geçecek olsa... Devlet Bey "Başbakanlık benim hakkımdır... Oraya ben oturacağım" demeyecek... Zira... "Ben bu protokole imza atmışım" diyor.

YOL
- Devlet Bey, başka neler söylüyor?

- Demokrasinin sağlıklı işlemesini, ülkenin esenliğe çıkmasını, krizin biran önce aşılmasını istiyor.

- Nasıl olacak?

- Bilemiyorum... Devlet Bey'in önünde bir yol olsa... Başbakanlık yolu... Gidebilir tabii... Ama bugün yok ki.

SEÇİM
- Saffet Bey... Üç kardeş, Ankara'daki ziyaretlerinizde "Hükümet hakkında" konuştunuz mu?

- Bugün Türkiye'de iki kişi biraraya gelse yine Hükümet konuşuluyor.

- Ne konuştunuz?

- Sırdır.

- Tamamen mi?

- Hükümet işinde bir tıkanıklık var.

- Ya seçim?

- 2002'nin mayısı ile ekimi arasında... Tabii bazı şeyler değiştikten sonra seçim.

- Ne gibi şeyler?

- Bazı şeyler işte... Seçim Kanunu gibi... Siyasi Partiler Kanunu gibi.

İSİMLİ
Üç gün önce "isimsiz" yazmıştık.

Bugün "isimlendiriyoruz."

Onlar "Ulusoylar."

Tabii Ankara'ya gelenler "bazı ziyaretlerde bulunanlar" sadece Ulusoylar değil.

"Gelen giden" çok.

Ve hepsinin de "sorusu... Gündemi... Endişesi" aynı:

- Demokrasi... Esenlik... Hükümet... Ekonomi.

Başbakan fıkraları
"Kuzey Almanya Kanalı" Almanya'nın en popüler kanallarından.

"Kapsama alanı" ülkenin kuzeyi.

Başkent Berlin dahil.

Bu kanalda, her sabah saat 08.05'te "eğlenceli bir program" var:

"Gerhard Show."

Programda "Başbakan Gerhard Schröder ile dalga geçilir."

Onun ve eşinin "sesi bile taklit edilir."

"Başbakan fıkraları" anlatılır.

***
Dün sabah saat 08.05'teki Gerhard Show...

Başbakan eve, her gün gittiğinden farklı bir otomobille gider.

Biraz "eski model" ama yine de "iyi bir otomobille."

Eşi "aaa, değişik bir otomobil" der.

Gerhard "ama bir sorun var" diye konuşur:

- Otomobilin Air Bag'lerini bulamıyorum.

Eşi hemen direksiyona geçer:

- Ondan kolay ne var?.. Şimdi otomobili duvara çarparım... Air Bag'ler ortaya çıkar.

Ve gaza basar.

Bu sırada Gerhard kahkahalarla güler:

- Eşim, otomobilin on beş yıl önce üretildiğini bilmiyor... On beş yıl önceki Air Bag'i bakalım bulabilecek mi?

***
"Eski Başbakan" Helmut Kohl ile ilgili fıkra da çoktu.

Hatta...

"Kitap bile olmuştu."

En yaygın Kohl fıkralarından biri şuydu:

Kohl, Bakanlar Kurulu toplantısında sık sık başını sallarmış.

Bir gün sormuşlar:

- Efendim, neden başınızı sağa sola, yukarı aşağı sallayıp duruyorsunuz?

Başbakan'ın yanıtı:

- Jeton düşsün diye.

***
Bizde de bir zamanlar Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'la... Başbakan Yıldırım Akbulut'la ilgili öylesine çok fıkra üretildi ki...

"Kitap bile" oldu.

***
Tepedekileri "hicvetmek" çok eski dönemlerde de vardı.

"Karagöz"de, "orta oyunu"nda bile örnekleri çok.

Günümüzde Ferhan Şensoy gibi... Nejat Uygur, Ata Demirer, Levent Kırca, Hamdi Alkan gibi isimler, zirvedekileri, "zekâ dolu esprilerle" öylesine başarılı şekilde taşlıyorlar ki.

***
Son zamanlarda "yeni bir şey" başladı.

"Başbakan Ecevit'le ilgili" anlatılanlar.

Örneğin...

"Başbakan, ayakkabı giymeyi unutmuş... Sokağa, çorapla çıkmış."

"Espri" deseniz, değil.

İçinde "zekâ kırıntısı" ararsanız, hak getire.

Bunu yapanların amacı "Başbakan'a hakaret etmekse... Başbakan'ı aşağılamaksa..."

Bu da hoş değil.

Zira o bizim Başbakanımız.

Fakat...

Bu anlatılanların gerisinde "bir başka mesaj" yatıyor...

"Sayın Başbakanım... Yoruldunuz... Lütfen çekiliniz" mesajı.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır