kapat
08.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Dünyanın en zor işi!

İsrail çok başarıyla uyguluyor...

Gerçi Amerika ve Fransa da bu sisteme yabancı değil... Bir masa var, etrafına bütün dünya liderlerini oturtuyorlar, "Bugün ne yapıyorsun, ne düşünüyorsun" diye soruyorlar.

Sonra mesela İsrail Başbakanı kim, hangi konuda ne yapacak diye bir fikir sahibi oluyor, ona göre politika saptıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, "Nasıl oluyor da oluyor, bütün dünya liderlerini bir masada topluyorlar?"

Efendim bizzat kendilerini toplamıyorlar elbette...

Onların yerine "gölgelerini" topluyorlar.

Bu sistemde bir lideri oynayan kişi, rolünü üstlendiği ülkenin lideriyle özdeşleşiyor.

Yani onun yediği yemeği yiyor, onun okuduğunu okuyor, onun sorunlarını yaşıyor, onun vereceği kararlarla karşı karşıya kalıyor...

Bütün istihbarat birimleri de...

Bir aktör hangi ülkenin liderini oynuyorsa, o ülkeyle ilgili bütün bilgileri önünef yığıyorlar, "aktör lider" onunla besleniyor.

Aktörün oynadığı liderle ne kadar özdeşleştiğini ölçmek de kolay...

Mesela "aktör Moiz" Jacques Chirac olsun diyelim...

Chirac şu konuda nasıl davranacak dendiğinde, tahminleri tutuyorsa rolüne oturmuş oluyor.

Bush'u oynayan aktörle, Chirac' ı oynayan aktör, Bush Chirac'la konuşurken aralarında konuşuyor oluyorlar, "sahte buluşma" gerçek buluşmaya ne kadar benzedi, sürekli istahbaratla ölçülüyor.

Hedef...

Dünyada hangi lider nasıl düşünüyor diye doğru tahminde bulunmak...

Yapılacak hamleyi önceden tahmin etmek.

Bu tahminleri doğru yapınca; nereden, ne geleceğini önceden bilince...

Yol alıyorsun.

Başkasının dümen suyundan gideceğine, kendine yol çiziyorsun.

***
Bizim böyle bir kurumumuz yok...

Onun için Amerikalı bir köşe yazarı Nixon'la hayali konuşma yapınca hemen heyecanlanıyoruz...

Oysa elimizde bir Bush, bir Saddam, bir Bin Ladin, bir Chirac, bir Blair, bir Schroeder, bir Klerides, bir Simitis, bir Putin (liste uzun) olsa...

Her sabah "Bugün de başımıza bu çıktı" diye uyanmazdık.

Lakin...

Kendimize haksızlık da etmeyelim...

Belki bizimkisi de başka bir taktik...

İşi öbür tarafından düşünelim...

Adamların sisteminde bir Türkiye masası var!

O aktör kimi oynayacak?

Türkiye rolünü...

Üç aktörle oynuyor olsalar gerek...

Ecevit, Yılmaz, Bahçeli...

Bu üçlünün yanında mutlaka bir Sezer, ara sıra devreye giriyordur...

Daha doğru sonuç almak için bir de Hüsamettin Özkan koyuyorlardır.

Onlar aralarında "Türkiye ne yapacak" diye tahmin etmek için kimbilir ne fikir jimnastikleri yapıyorlar.

Kimbilir Kaç kez sabahlıyorlar!

Dünya istihbaratlarında, Türkiye'nin ne yapacağını önceden kestirmek, en zor sınavlardan biri olsa gerek.

İnşallah ve inşallah...

Bu, Türkiye'nin ne yapacağını bilemediğinden değil...

Derin devlet tecrübesinden kaynaklanıyordur.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır