kapat
08.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Hotel California

Hotel California şarkısını pek çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu köşeyi takip edip de konuyla ilgisi olanlar için, bu şarkıyla ilgili bilgi vereyim dedim.

Şarkıyı söyleyen grubun adı: Eagles. 1971'de kuruldu ve 1976'da Hotel California albümü yapılmadan önce Bernie Leadon gruptan ayrıldı Yerine Joe Walsh geldi..

Hotel California ilk defa 1976 yılında şarkıyla aynı adı taşıyan albümde yayınlandı. Daha sonra 1980'de "Eagles Live" , 1985'te "Best of Eagles" ve 2000'de (dört CD'lik) Eagles - Selected Work albümünün 2. CD'si olan "the Dark Side" CD'sinde yer aldı.

ANILAR-9 'da yer almış olması sayılmaz tabii... ANILAR-9 Unkapanı mamulatı bir derlemeydi (ve hakkını teslim etmek gerek, ÇOK İYİ bir derlemeydi)

O tarihlerde Amerikalılar Vietnam sendromunun yeni yeni farkına varmaktadırlar. 1968'ler bitmişti. Woodstock bitmisti. Ve Amerikan gençliği masumiyetlerini ve hayallerini Vietnam'da bırakmış, hayattaki amaçlarını kaybetmişti. Uyuşturucuya ve alkole sardırmaya başladılar. Hotel California işte tam böyle bir background üzerine ortaya çıktı.

Şarkıyı grup elemanlarından Glenn Frey ile Dan Henley birlikte yazdılar. Artık hangisi sözlerin ne kadarını yazdı, hangisi bestenin kaç mezürünü yaptı, orasını bilemem. Ama şarkını yazılmasıyla ilgili olarak Glenn Frey bir röportajda şöyle diyordu:

"Bu Hotel Kaliforniya'yi da nasıl düşündük?.. Şöyle: sanki Alacakaranlık Kuşağı gibi çok sinematik bir şey olacak diye düşünmeye başladık. İşte birinci mısrada bir adam otoyolda gidiyor, biliyorsunuz, sonraki mısra ilerdeki bir otelden bahsediyor, sonra orada bir kadın var, içeri giriyor. Bilirsiniz, bu tarz işte.. Bir seferde hepsini ortaya koyuyorsunuz, illa ki bilerek de değil, ama bir araya geldiğinde güçlü bir anlatımı olan bir tarz, ve adeta bundan kendi sonuçlarınızı kendiniz çıkartıyorsunuz...

Yani şiirsel ufuklarımızı genişletmeye çalışıyoruz ve garip bir mizansenden bir şeyler çıkartma gayretindeyiz, Dan'in yaptığı gibi...."

(Konuyla ilgili daha geniş bilgi için bkz http://www.eaglesmusic.com )

Herkes kendi sonucunu kendisi çıkartıyorsa, benim ki de şöyle:

'Uyuşturucuya 'her an bundan kurtulabilirim..' diye bir kararsızlık, ruhsal yorgunluk ve bezginlik anında başlayabilirsiniz. Bir süre bunun çok hoş bir deneyim olduğunu da düşünebilirsiniz fakat içine girdiğiniz şeyin ne menem bir bela olduğunu anladığınızda bundan kurtulmanız için çok geç kalmış olursunuz'

Bendenizin anladığı kadarıyla Kaliforniya Oteli metaforu bunu anlatmaktadır.

(Eh, The Beatles'ın Yellow Submarine şarkısı da Kraliyet Deniz Kuvvetleri'inden bahsetmiyordu herhalde. 1984'te Alphaville size 'Big in Japan' derken, bahsettiği de Samuraylar ülkesi değildi elbette. Bob Dylan'ın Tambourine Man'ı da tamburin çalıp dans etmiyordu tabii ki)

Şimdi size tam bir cahil cesareti örneği göstereceğim (kimileri buna medeni cesaret de derler, duruma göre) ve Hotel California'nın metni üzerinden tefsir yapacağım. Daha önce fırsatını bulup şarkının sözlerini ele geçirememiş arkadaşlar bu vesileyle bana hayır duası ederlerken, diğer arkadaşlar da İngilizce bilgim hakkında dedikodu yapabilirler.

HOTEL CALIFORNIA
On a dark desert highway cool wind in my hair

Warm smell of colitas rising up to the air

Up ahead of a distance I saw a shimmering light

My head grew heavy and my sight grew dim

so I had to stop for the night

Karanlık ve ıssız bir otoyolda arabasıyla yol almakta olan kahramanımız saçlarında serin bir rüzgar hissetmekte (Araba cabriole veya camlar açık.. veya sunroof var o açık) uyuşturucunun ılık kokusu ise havaya yükselmektedir. İleride titrek bir ışık gören kahramanımızın kafası ağırlaşmış ve görüşü bulanıklaşmıştır. (Vakit gece, adam besbelli bütün gün yol aldığı yetmezmiş gibi uyuşturucuları da çekmiş, resmen kelle olmuş yani) Trafik kurallarına saygılı bir sürücü olduğu için bu şekilde yola devam edemeyeceğini anlayan kahramanımız geceyi geçirmek üzere bir yerde durması gerektiğine karar verir.. ve tutar gider o titreyen ışığı gördüğü yere..

There she stood in the doorway I heard the mission-bell

I was thinking to myself this could be heaven or this could be hell

Then she lit up a candle she showed me the way

There were voices down the corridor, thought I heard them say:

'Welcome to the Hotel California.. such a lovely place..(such a lovely place)

Plenty of room at the Hotel California

Any time of the year you can find it here

Orası meğer bir otelmiş: Hotel California!

Resepsiyon masasındaki zilin sesini (ki ona mission bell deniyor) duyduğunda bir kadının ve içeri açılan kapının ağzında durduğunu görür..Adamımız 'Ulan burası ne menem bir yer? cennet mi cehennem mi acaba?' diye kendi kendine düşünedursun (Dante'nin ilahi komedyasını hatırlayınız.. Cennet ile cehennem arasinda (Araf'ta) kaybolmuş veya bekleyen ruhlar meselesi) gizemli kadın bir mum yakar ve yolu gösterir.. Koridorun derinliklerinden gelen bir takım sesler duyan kahramanımız, sanır ki o sesler söyle demektedir:

'Hosgeldin(iz) Otel Kaliforniya'ya.. Ne sevimli bir yer

Bir sürü odası vardır.. Yılın her zamanı bulursun onu burada...'

Her mind is tiffany twisted she got the Mercedes bends

She got a lot pretty pretty boys she calls friends

How they dance in the courtyard sweet summer sweat

Some dance to remember some dance to forget

So I called up the captain 'Please bring me my wine..'

and he said 'we haven't had that spirit here since nineteen sixty-nine..'

Still those voices are calling from far away

Waking you up in the middle of the night just to hear them say:

'Welcome to the hotel california.. such a lovely place .. such a lovely face

Living it up at the Hotel California.. what a nice surprise.. bring your alibis...'

Bu gizemli kadın tam anlamıyla kafayı yemiştir, ama vücut hatları şahanedir haaa.. 'Arkadaşım..' diye bahsettiği (tanıttığı/seslendiği) pek çok hoş çocuk da arka bahçede 'tatlı bir yaz teriyle' dans etmektedirler.. Kimi hatırlamak kimiyse unutmak için dans etmektedir. Bunu gören adamımız aşka gelir ve şef garsonu çağırarak 'bana şarabımı getirin..' buyurur.. Şef garson da der ki 'Bu içkiyi/ruhu 1969'dan beri görmemiştik..'

-kelime oyunu spirit İngilizce'de hem 'ruh/espri' hem de alkollü içki anlamına gelmekte..

(bkz nane ruhu.. yok .olmadı.. Peki tuz ruhu? hiç olmadı.. o içilmez zaten. Neyse biz şarkımıza dönelim)

Adam ise gaipten gelen sesleri duymaya devam etmektedir. Uzaklardan gelen sesler gecenin orta yerinde onu uyandırır ve adam seslerin şöyle söylediğini duyar:

'Hosgeldin(iz) Otel Kaliforniya'ya.. ne sevimli bir yer.. ne sevimli bir yüz

Otel Kaliforniya'da yaşarsın bunları (neşelenir/canlanırsın) ne hoş bir sürpriz... Hadi şahitlerini getir ..'

Mirrors on the ceiling and pink champaigne on ice

and she said 'we're all just prisoners here of our own device..'

In the Master's Chamber they gathered for the feast

They stab it with their steely knives but just can't kill the beast

Last thing I remember I was running for the door

I had to find a passage back to the place I was before

'Relax..' said the night man 'we're programmed to receive...

You can check out any time you like but you can never leave..'

Adamımız tavandaki aynaları ve buzlu pembe şampanyayı farkeder (Adam şarabı içince bayılmış ve neresi olduğu belli olmayan bir yerde gözlerini açmıştır. Meçhul kadın hemen yanıbaşındadır. Yoksa sevişmek için sota bir mekana mı çekilmişlerdir? . Kadın öna der ki 'Aslında hepimiz kendi aletimizin tutsağıyız burada' (burada bahsedilen alet seks dürtüsü, uyuşturucu tutkusu veya her ikisi de olabilir) Birileri büyük salonda (master's chambers) ziyafet için toplanırlar ve çelik bıçaklarıyla 'hayvanı' bıçaklarlar ama hayvanı öldüremezler.. (buradaki hayvan- 'beast' vahşi ve iri hayvan oluyor.. İnsanin ruhu, vahşi içgüdüleri olabilir. YA DA, uyusturucu müptelalarinin kriz halindeyken gördükleri hayvan olabilir. Bizatihi şeytanın kendisi bile olabilir.. Burada benim tefsir ilmim biraz yaya kalıyor)

Yoksa o meçhul kadın erkekleri kandırmaya yarayan bir yem midir? Hani arka bahçede kimisi unutmak kimiyse hatırlamak için dans eden ve kadının 'arkadaşlarım' dediği erkekler, aslında evvelce kadının veya otelin tuzağına düşmüş kurbanlar mıdır yoksa??

Kahramanımız bir anda tufaya geldiğini farkeder. Hatırladığı son şey kapıya doğru koşmakta olduğudur. Daha önce bulunduğu yere çıkan bir geçit bulmak zorundadır.

'Rahatla...' der gece adamı..(ziyafet sofrasındaki karanlık tiplerden biri olmalıdır bu. Belki de onların başındaki adam. Kara kukuletalı tiplerden hani..) 'biz, almaya programlandık... istediğin zaman çıkış işlemlerini yaptırabilirsin ama asla (Otel Kaliforniya'dan?) ayrılamazsın...'

Şarkının sözleri burada bitiyor. Bundan sonrası uzunca ve şiirsel bir gitar solo. Adamımız artık sizin hayal gücünüzün takdir ettiği yere gitmiştir ve muhtemelen hep orada kalacaktır.

Eh, bu kadarı hoşunuza gittiyse, gelecek sefer STYX ve Boat on the River parçasını irdeleriz. Hadi bakalım kolay gelsin!.

Alper Eğmir - Istanbul



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır