Kırk yılın başında Çankaya Köşkü'ne adım atmışım. Kim tutar beni? Ne farkım var benim
Ahmet Hakan'dan? Girdiğim anda kapıdan içeri, aldım elime defterimi ve kalemimi başladım bizim ahalinin durumunu not etmeye. İşte sevgili okurlar sizin için derlediğim Çankaya kulisleri!
Bana göre günün en büyük bombası
Balçiçek Pamir'den geldi. Demişler zaten.
"Lütfen yanınızda cep telefonu ve fotoğraf makinesi bulundurmayınız!" Ama Balçiçek bu. Kafaya koymuş bir kere. Tutturmuş,
"İllaki telefonu çaktırmadan içeri sokacağım" diye. Çankaya'nın x-ray'ı enseleyince Balçiçek'in telefonunu, bu kez;
"Ne olursunuz ikizlerim var benim. Ben telefonsuz yapamam" diye yalvarmak zorunda kaldı güvenlik görevlilerine.
Ancak o da ne! Çifte standart diye buna derler hani... Salona girip, tesadüfen yanına oturduğum
Enis Berberoğlu'nun elindeki en son model BlackBerry'yi görünce yüreğim cız etti Pamir ve ikizleri için. Dedim ki
; "Üzülme Balçiçek. İkizlerine 'alo' demek istersen Enis Berberoğlu'nun telefonu emrine amade..." Kuşkusuz, resepsiyonun en çok ilgi gösterilen Hayrünnisa Gül'dü.
Saba Tümer ise onu burun buruna takip eden tek isimdi. Bir ara denk geldiğimde, etrafını saran hayranlarına boynundaki kolyeyi nereden aldığını, kolundaki bilekliğin kim tarafından hediye edildiğini anlatıyordu. Saba'nın hayranlarından öylesine aklı karışmış olacak ki, selam vermek için yanına yaklaşan Habertürk gazetesinin başörtülü yazarı
Nihal Bengisu Karaca'yı da muhtemelen AKP'li bir vekilin eşi olan hayranı zannedip, şöyle teselli etti:
"Dur canım bir saniye sana gelicem!" Günün en şık gazetecisi
İsmail Küçükkaya, en absürd giyineni
Murat Çelik'ti! Tüm hemcinslerinin aksine açık renk elbiseyle Çankaya'ya çıkan Çelik baharın müjdecisi gibi gövde gösterisi yaptı resepsiyonda! Bir de
Hakan Şükür'ün,
"Gönlüm Sivas'ın şampiyonluğundan yana" sözlerine acayip alındı ve yanındaki
Erkan Tan'a, her ne demekse,
"Abi bu resmen pozitif ayrımcılık!" diye fısıldadı.
Yenişafak adına plaket almaya sahneye çıkan
Ergün Diler'in aslan yelesi gibi savrulan saçlarına ise diyecek yoktu. Salondaki bütün erkeklerin Ergün'ün saçlarından gelen bu karizmasıyla suratı düştü! Hatta bir ara Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in, basın danışmanına dönüp,
"Sor bakalım şu Ergün'e. Nerede ektirmiş bu saçları. Biz de gidelim aynı adrese" dediğini duyar gibi oldum.
Resepsiyonun en hızlı ikilisi
Fatih Çekirge ve
Bilal Çetin, belli ki önemli bir haber peşindeydiler ve tören başladıktan birkaç dakika sonra çıkış yaptılar. Bir ara,
"Bunları takip etsem mi acaba?" diye düşündüm ama beni
"ajanlıkla" suçlayan Milliyet'in Ankara Temsilcisi
Fikret Bila'nın bakışlarını görünce derhal bu fikrimden vazgeçtim!
Kampanyayla ilgili yapılan sunumu en iyi dinleyen
Şamil Tayyar, sürekli yanındakilere bir şeyler fısıldayarak olaydan tamamen kopuk yaşayan gazeteci ise
Mustafa Ünal'dı! En çok karnı acıkan ise
Elif Altuğ olacak ki, yanında oturan
Hakan Çelik'e, sürekli,
"Ayyy nerden geliyor bu börek ve köfte kokuları!" demekten kendini alamadı!
Karnı acıkan Elif Aktuğ'du ama köşkün servis edilen kanapelerinden en çok yiyen
Perihan Çakıroğlu idi. Bir ara genç bir garsona,
"Niye bugün mantı yok?" diye çıkışan Çakıroğlu'nun,
"Diyet filan neyine? Boşver! Can boğazdan gelir" sözleriyle beni tahrik etmeye çalışmasını da çok manidar ve sinsice buldum. Dayanamayıp, dedim ki;
"Söyle Perihan.Yoksa seni buraya Sedat Ergin mi yolladı? Nedir planın?"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Kulis öyle olmaz böyle olur!
Yayın tarihi: 22 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/22//haber,A398468B391F49FFB27AD929F5069130.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.