İstifa depreminde suçlanan kişi olan Özgüç, özel harcamasıyla ilgili bir fatura bulunsa anında görevi bırakacağını söyledi. Özgüç "2015'te İstanbul'u kimse tanıyamayacak. Paris, Londra'yla yarışacak" dedi.
Avrupa Kültür Başkenti ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atıldı. 2000 yılına gelindiğinde, yeni binyıl nedeniyle unvan hem birden fazla kente, hem de AB adayı olan ülkelerin kentlerine verilmeye başlandı. 2006 yılında da İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olmasına karar verildi. Bu unvana layık olmak için hummalı bir çalışma içerisine giren merkezi ve yerel yöneticilerimiz, sivil toplum kuruluşları ile ortak bir ajans kurdu. Ancak, sadece bu yıl için 1 milyar TL'ye yakın bütçeye sahip olan ajans, projelerinin yetersiz, yanlış ve yavaş yürüdüğü aynı zamanda yandaşlarına el altından destek verdiği gerekçesiyle sürekli eleştirildi. Tam bu eleştiriler ayyuka çıkmışken ajansın Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu ve kurulun diğer üç üyesi, "Susma hakkımızı kullanıyoruz" deyip istifa etti. Onlar konuşmasa da bu istifalara yol açan nedenin, Başbakanlık Denetleme Kurulu'ndan ajansın Genel Sekreterliği'ne atanan Eyüp Özgüç olduğu yazıldı çizildi. Devlet Memuru olduğu için söyleşi vermesi izne bağlı olan Özgüç'ü ikna etmek biraz zor oldu ama en sonunda hakkındaki tüm iddiaları "Baş Başa" için cevapladı.
*
2010 kararı ilk açıklandığında çok heyecan yaratmıştı İstanbulluda. Ancak sön dü bu heyecan sanki.
Neden? Ben ilk günkünden daha heyecan duyuyorum.
*
Projenin en tepesindeki isimler istifa etti. "Proje sekteye uğradı" diye düşünüyor insanlar.
Aslında bu konuda yorum yapmak istemiyorum çünkü onlar hala projenin danışma kurulu üyesi. Ve inanıyorum ki proje için destek vermeye devam edecekler. Bu proje birkaç kişinin ayrılması ile sekteye uğrayacak, yavaşlayacak ya da iptal olacak kadar basit bir proje değil. Bu projede 58 danışma kurulu üyesi, 9 da yürütme kurulu üyesi var. Ayrılan arkadaşlar hala danışma kurulu üyemiz. Nisan'da seçimini yapacak ve yine kendi içlerinden birilerini ayrılan kişilerin yerine seçecek.
*
Ama basında yer alan iddialara göre bu istifanın nedeni sizinle anlaşmazlık, uyumsuzluk!
Böyle bir şey yok. Ayrıca ayrılan arkadaşlarımızın benimle ilgili bu tür iddiaları söylediklerine inanmıyorum. Biz hâlâ görüşüyoruz. Temas halindeyiz. Bence bunları bir kenara bırakıp projeyi konuşalım.
* Konuşacağız ama önce hakkınızda ortaya atılan iddialara cevap vermenizi isterim. Mesela tanıtım filmini 15 milyon TL'lik bütçeyi ihalesiz olarak bir şirkete verdiğiniz ve bunu yaparken yürütme kuruluna danışmadığınız söyleniyor.
Gülünç. Çünkü, bu tanıtım filmini hazırlayan firma ben göreve gelmeden evvel girişim grubu tarafından tercih edilmiş bir şirket. Bu tercihte benim hiç bir söz hakkım olmadı. Kaldı ki sadece bu değil. Bu ve bütün işlerde benim tek başıma söz hakkım yok. Tüm konular 9 kişilik Yürütme Kurulu'na gelir ve kararları bu kurul alır. Sonra da ihale komisyonuna gider. Bu ihale komisyonu da yine yürütme kurulu üyelerinden oluşan bir kurul. Benim tek başıma bir karar alarak iddia edildiği gibi bir bütçeyi birilerine ihalesiz vermem tamamen yalan. Böyle bir yetkim yok ki ben bu şekilde davranış göstereyim. Ben sadece alınan kararları uygulamaya koymakla yükümlüyüm.
*
Bir de yine kurula sormadan camilere Uşak Halısı almışsınız ve bunun için de 7 milyon TL ödeme yapmışsınız.
Henüz almadık ama düşünüyoruz. Çok güzel bir proje çünkü. Bakın. Bu proje bir başvuru projesidir. Bunun içinde hem Vakıflar Genel Müdürlüğü hem de Uşak 'ın tüm yerel yöneticileri, sivil toplum örgütleri, üniversiteleri ve milletvekilleri var. Projenin özü de şu; "İstanbul'daki 6 büyük caminin halılarının orijinal Uşak halısıyla döşetilmesi."
*
Niye o camilerde halı mı yok?
Ya çok yıpranmışlar ya da orijinalleri kaldırılmış ve yerine makine halıları serilmiş. Bir Sultanahmet Camisini düşünün. Orijinal halıların yerine yenileri konulmuş ama o tarihi eserle bütünlüğü yok. İstanbul'a gelen her yabancının ziyaret ettiği bir camideki bu uyumsuzluğu kaldırmak da bizim projelerimiz arasında. Bu proje de tıpkı bizim eski eserlere dair yaptığımız restorasyon çalışmasının bir parçası. Kaldı ki burada yapacağımız çalışmanın bize ekonomik olarak da getirisi olacak. Geleneksel halılarımız anlatmak ve tanıtmak bakımında çok faydalı. O camide o halıları gören bir turistin az ileride bir halı mağazasından aynı ya da benzer halıyı alması kaçınılmazdır. Ayrıca bu proje ile ilgili henüz ne yapılmış bir ihale var, ne de tek kuruş ödenmiş para. Yani henüz proje aşamasında.
*
Yürütme Kurulu'na, "Bakan Ha yati Yazıcı'nın haberi var" deyip, yelken yarışı için 675 bin TL ödenek çıkarttırmışsınız. Sonradan Bakan Yazıcı'nın böyle bir talimat vermediği ortaya çıkmış.
Kesinlikle böyle bir şey yok. Zaten Sayın Bakanımızın bir proje konusunda ne ajansı yönlendirmesi ne de beni talimatlandırması mümkündür. Söylentiden ibarettir. O yelken yarışları için topu topu 575 bin lira ödendi ve ajansın bugüne kadar uygulamaya koyduğu en verimli projelerdendir. Bunu da yine Yürütme Kurulu kararını almış ve bütçe ihale komisyonu da ihale etmiştir. Ben 9 kişilik bir heyette nasıl olur da tek başıma böyle projelere karar verebilirim? Üstelik de Sayın Bakanımızın adını kullanarak!
*
Göreve geldiğiniz günden bu yana kuruldan izin almadan 22 kez Ankara'ya gitmişsiniz, harcırahını da bütçeden almışsınız.
Hanımefendi! Ben başbakanlığa bağlı bir personelim ve bu projedeki asıl görevim proje ile kurum ve kuruluşlar arsındaki bağlantıyı kurmak ve bu konuda ilişkileri sağlamaktır. Üstelik iddia edildiği gibi 22 değil, 11 kez Ankara'ya gittim. Bir bakanlıkta ya da başbakanlıktaki iş için! Yani görev için! Hiç kimse günübirlik Ankara'ya gidip gelmez tatile herhalde.
*
Bazı özel harcamalarınızı, yemek eğlence faturalarınızı ajansa ödettiğiniz iddia ediliyor.
Çok ayıp. Çok üzülüyorum bu iftiralar karşısında. Bir tane böyle fatura bulup çıkarsınlar anında bırakırım görevi.
*
Peki neden sadece sizinle ilgili bu tür iddialar ortaya atılıyor?
Bilmiyorum. Biraz fazla titizim ondan olsa gerek. İnce eleyip sık dokumaktan kaynaklı olsa gerek.
*
Bu ne anlama geliyor?
Şu anlama geliyor. Bu iddiaları ortaya atanların muhakkak canının sıkmışımdır. Buraya bir proje getirmiştir ya da bir projeye aracı olmuştur ben de "Verimli bir proje değildir" demişimdir. Her zaman böyle olur. Projesi onaylanmayan insanlar intikam almak için böyle asılsız iddialarla karalamaya çalışırlar. Bence bu iddiaları dile getirenler bu kurumun daha iyi çalışması, projenin bir an evvel hayata geçmesi için pozitif eleştiriler yapmayı öne alıp denetim işini de profesyonel deneticilere bırakması lazım.
Türkiye'de bir gelenek oluştu, herkes kafasındaki bir takım evhamı bir suçlama olarak dile getiriyor. Bu çok yanlış. Bu insanların iş yapmasını engelleyen noktaya gider.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
İftiralar hızımızı kesmez!
Yayın tarihi: 29 Mart 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/29//haber,CD8F27161A604BF4B66C5B26A00F56DD.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.