kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MAHMUT ÖVÜR

"Başbakan'ı kimler arkasından hançerledi?"

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamaları birçok yönüyle ele alınıp değerlendirildi.
Kimi eleştirdi, kimi övgüler dizdi.
Ancak, içeriğiyle siyasete sınır çizilen bu konuşmalara siyaset sınıfının ne diyeceği merak ediliyordu.
Özellikle Kürt sorunu ve laiklik meselesinde ortaya konulan tavır siyasetin kapsama alanıyla ilgiliydi.
Bu konuda merkez partileri nedense sessizliği tercih etti.
En kapsamlı eleştiri ise önemli askeri darbelerin hedefi olan Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu'dan geldi. Yerel seçimlerde 3.8 oy alarak istediği hedefe ulaşamayan, bu nedenle de istifa edeceğini açıklayan Soylu, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Harp Akademileri'ndeki konuşması için şöyle diyordu:
"Böyle bir şey demokrasiye uymuyor. Harp Akademileri'nde Genelkurmay Başkanımız, neredeyse siyasetin çerçevesini çizdi. O zaman bana ne gerek var. İktidar partilerine ne gerek var. Madem laiklikle alakalı çizgiyi sen çizeceksin, ondan sonra döneceksin demokrasi ile ilgili çizgiyi sen çizeceksen siyasi partilerin bu sistemde işi ne?"

"Başbuğ'a katılmıyorum"
Soylu özellikle Orgeneral Başbuğ'un "Türkiye halkı" kavramına dikkat çekiyor ve şu tespiti yapıyor.
"Bu ülkenin Başbakanı, 'Türkiye milleti' deyince neredeyse arkasından hançerleyeceksiniz, ondan sonra döneceksiniz siz 'Türkiye halkı' diyeceksiniz, size ses çıkmayacak, herkes köşelerinde sizi övecek. Böyle ikiyüzlü demokrasi olmaz."
Askerlerin kendi işleriyle ilgilenmesi gerektiğini söyleyen Soylu olması gerekeni de şöyle anlatıyor:
"Genelkurmay Başkanı, Harp Akademileri'nde söylediklerini bir ders olarak anlatabilir. Öngörülerini ortaya koyabilir... Bu doğru bir şeydir ama Türkiye siyasetine çerçeve çizme adına ortaya konulan görüşlerin hiçbirine katılmıyorum. Kim katılıyorsa, mübarek olsun."

'Bir çağdaşlaşma operasyonu'
Soylu, Ergenekon Terör Örgütü konusunda da net bir tutum alıyor.
Merkez sağ siyasal yapılarla arasına ciddi fark koyan Soylu, Ergenekon operasyonunu "yerleşik Ankara iktidarı"nın tasfiyesi olarak nitelendiriyor ve şöyle diyor:
"Benim Ergenekon ile ilgili korkum ve kuşkum yok. Ergenekon aslında Türkiye'nin çağdaşlaşma operasyonunun kendisidir. Bir anlamda Türkiye'nin son 7080 yıllık en önemli mücadelesidir. Burada dikkat edilmesi gereken suç tespit edilene kadar herkesin masum olduğu ilkesine azami uymaktır. Antidemokratik yöntemlerle Türkiye'de demokrasiyi, hükümeti birtakım kurumları alaşağı etmeye çalışanlara da haddi sonuna kadar bildirilmeli, cesur olunmalı."
Soylu genç bir siyasetçi olarak, kendi siyasi geleneğinin askere karşı ve devlet içindeki hukuksuz yapılanmalara karşı temkinli tavrı yerine daha açık ve net bir duruş sergiliyor.
Bu da Soylu'yu farklı bir yere koyuyor.
Belki de bu nedenle kendisi aldığı oyu başarısız bulsa da parti yönetimi ve parti tabanı aynı şeyi düşünmüyor. Ve Soylu'nun partiyi bırakmaması isteniyor. İşte bu nedenle önümüzdeki ay yapılacak DP kongresinde neler olacağı merak konusu. Acaba DP'de yeniden aday olacak mı yoksa yeni bir isme mi partiyi bırakacak. İzleyip göreceğiz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın