Pazar notları
Dün şöyle bir baktım da... Çat kapı, polisler gelse... Evimi karıştırsalar ne bulacaklar? Cd'ler, kitaplar, not defterleri... "Belge" dersen belge, "çöp" dersen çöp sayılacak şeyler... Bazılarında mutluluklarımın, çoğunda can sıkıntılarımın resmigeçit yaptığı fotoğraflar... Çekmecelere sıkışmış notlar. Artık benimle ilgisi olduklarından bile emin değilim. "Dünya umurumda değil, dünden beri" deniyor bir notta. Yanına alelacele bir kadın ve erkek resmi çiziktirilmiş. Baktım, baktım... Canım acıdı!.. Tanımadığım kişiler, beni hiç anlamamış ve asla anlamaya niyeti olmayanlar, savcılar, polisler bu ıvır zıvırı karıştırsalar ne bulabilirler ki, "suç"tan başka! "Bu dünyada, bu ülkede yaşıyor olma suçu" ndan başka, ne bulabilirler!
Bilgisayarıma baktım... Henüz yeni... Ama hafızası "kirli" olmayan bir bilgisayar var mı? Bilgisayarların hafızası bizim hafızamıza çok benziyor. Anılarla arzuları, yalanlarla doğruları aynı torbaya tıkıyor.
İyi oldu... Çalışma odamın korkunç karmaşasına dalmışken eski not defterlerimi buldum. Kendi prehistoryam gözlerimin önüne serildi bir anda! Defterlerin arasından düşen fotoğraf sarstı beni: Bir doğum günü kutlaması. Kalabalık bir masa. O akşamdan kısa süre sonra hayattan ayrılmış dostlar var fotoğrafta. Sevgili kızıl saçlı. Benim sakallarım simsiyah... Bir de "Everything But The Girl" adlı grubun albüm kapağı düştü defterin arasından... Neden oradaydı ki?
"Okuyucu" filminin romanında şöyle bir söz var: "Hatırlamak buluşmaktır!" Şimdi düşünüyorum da... Tam zamanında randevuya gelmek sadece hatıralarda mümkün zaten!
Neden Kate Winslet çoğu insana itici gelir? Sinemanın Meryl Streep, Jane Fonda gibi anıtsal kadınlarında bile görmeye alıştığımız kendini beğendirme ve hoş görünme çabasının kıyısından bile geçmediği için mi? Çevirdiği filmlerdeki kahramanları bizden daha çok önemsediği izlenimi verdiği için mi? Belki...
Kate Winslet... Odadaki varlığımı fark etmemiş gibi yapan, kanepede uzanıp orada yokmuşum gibi uykuya dalan kadın!
Kate Winslet... Akşam yemeğine ortopedik sandaletle çıkmak isteyen kadın!
Kate Winslet... Neden nihayet ve gerçekten "Okuyucu"da sevdik onu? Çünkü bizim Kate karşısındaki varlığımız filmdeki oğlanın Hanna karşısındaki haline benziyor. Seyirci hep "kid" (çocuk) kalıyor onun yanında...
Kediler meraktan, sevgililer sıkıntıdan ölür!
Hiç sıkılan bir çifti uzun uzun izlediniz mi? Sanki bir şeyi unutmuş da, hatırlamak ister gibidirler.
Gel de şimdi psikanaliz tarihinin en ilginç fakat çok savsaklanmış düşünürlerinden Otto Fenichel'i anma! Fenichel der ki: "Sıkılan insan, dilinin ucuna gelen bir adı unutuvermiş olanlara benzer." Sıkılan çiftler neyi hatırlamaya çalışıyor olabilirler?
"Kendileri" ni mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 19 Nisan 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/19//babaoglu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.