Ergenekon Çetesiyle ilgili sürecin yeni boyutlar kazanması dün yaşananların aydınlatılması yolunu da açıyor. Bunlardan biri de bir 28 Şubat operasyonu olan
Fethullah Gülen'e yönelik kasetlerin yayınlanmasıydı.
O konuyla ilgili yazıyı bir süre önce kaleme alınca yine
"nakilci" gazeteci
Soner Yalçın 'ın imtiyaz sahibi olduğu site harekete geçti. Merak ediyorum, acaba
Soner Yalçın neden kendi adıyla yazmıyor?
Büyük olasılıkla çevresinde çok sayıda
"klonlanmış taşeron gazeteci" var.
"Maşa" dururken elini ateşe atmıyor ya da
"utangaç Ergenekoncu" luğa devam ediyor.
Ama fazla devam edemeyecek. Bazı yazarların söylediği gibi
"copypaste" (kopyala yapıştır) yazarlık ve gazetecilik tarih oluyor.
Şimdi gelelim
Soner Yalçın'ın yalanlarına...
Ben
Fethullah Gülen'in 1999'da yayınlanan kasetleriyle bir ilişkim olmadığını yazdım.
Bir kez daha yazıyorum: Ne o kaseti gördüm, ne kaseti getirenle konuştum, ne de o kasetle ilgili toplantılara katıldım.
Bunu en iyi bilen iki kişi var; O dönem Atv Haber'in başında olan
Ali Kırca ve
Ayşenur Arslan ...
Bana göre bu kaset olayı ve devamı iyi planlanmış bir 28 Şubat operasyonuydu. Bunu, kaseti yayınlayanların çıkıp açıklaması gerekiyor, benim değil.
Önceki gün olaylar karşısında tutarlı duruşuyla yıldızı parlayan genç gazeteci
Yiğit Bulut çok net bir çağrıda bulundu:
"Şimdi konuşma sırası Ali Kırca'da..." Evet, bence de
Ali Kırca çıkıp konuşmalı.
Aslında uzun yıllardır tanıdığım, bir süre de beraber çalıştığım
Kırca bir ara
"Düğmeye ben bastım" diye açıklamıştı.
Düğmeye basan konuşmalı Şimdi geriye şu sorular kalıyor: O kaseti kim niçin verdi? Daha önce başkalarına gittiği ama kimsenin yayınlamak istemediği söylenen kaseti, Ali Kırca ve Atv Haber neden yayınladı?
Bu arada bir not daha...
Acaba o dönemlerde Siyaset Meydanı programına sık sık çıkan emekli bir komutanın bu işlerle bir ilgisi var mıydı? Ben bu soruları sorarken,
Soner Yalçın ve taşeronları dönüp aynı soruları tekrar bana soruyor.
"Yalan yazıyor" gibi saçma sapan yaklaşımlarını bir yana bırakıyorum ama doğrusu şu sorularına ben de katılıyorum:
"Ergun Poyraz bu kasetleri ATV'de kime getirdi? Bitmedi: ATV haber merkezi direktörü/müdürü bir soruyu daha yanıtlamalıdır: O günlerde
Türkiye Kosova savaşıyla ilgilenmekteydi. Haber merkezleri Kosova'ya ekipler gönderip canlı yayınlar yapıyordu. Birdenbire ATV Haber Merkezi Kosova haberlerini boş verip F. Gülen kasetlerini yayınladı. Niye? M. Övür sorulara yanıt vermelidir: Kim Ergenekoncudur ortaya çıkmalıdır? Lafı eğip bükmeye gerek yoktur..."
Doğru, bence de
"lafı eğip bükmeye gerek yok." Ayrıca, sizlerin "Kim Ergenekoncudur ortaya çıkmalıdır?" sorusunu sormaya başlamanız bile iyi bir gelişmedir. Ama daha önce de dediğim gibi benimle ilgili bir şey değil.
Şimdi bir kez daha yazıyorum. O kasetin yayınlanmasıyla ne ilgim, ne de bilgim var. Yalan yazıyorsunuz...
Tipik Ergenekoncu mantığıyla bu sorularla hedef şaşırtmaya çalışıyorsunuz. Doğrusu neden yaptığınızı da anlamış değilim.
"Düğmeye ben bastım" diyen ortada duruyor. Yalan yanlış yazarak benim hakkımda dedikodu üreteceğinize bir defa olsun, muhatabına sorun...
Böylece siz yalan yazmaktan kurtulursunuz, ben de sizden kurtulurum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 26 Mart 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/26//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.