Türkiye Kürt meselesi nedeniyle tam 25 yıldır
"düşük yoğunluklu bir savaş" ın içinde... Bu savaşın faturası inanılmaz ağır oldu. Maddi karşılığı 300-400 milyar dolar olarak ifade ediliyor.
Bir an için o paranın ülkenin kalkınmasına harcandığını düşünün...
Geçen 25 yıl içinde Kürtlerin yaşadığı şehirleri de içine alan yaklaşık 40 şehre 10'ar milyar dolar yatırım yapılsaydı bugün bambaşka bir
Türkiye'de yaşıyor olurduk.
Ama olmadı...
Sadece maddi değil manevi olarak da büyük kayıplar verdi bu ülke insanları. Ölümler, acılar, yıkımlar, çeteleşmeler, faili meçhul cinayetler yaşandı halen de son bulmuş değil.
Devlet de yıprandı, vatandaşlar da derin acılar yaşadı.
Peki, bu akıl dışılık nereye kadar sürecek?
Sürmemesi için bu ülkenin duyarlı insanları inanılmaz bir çaba harcıyor.
Onlardan biri de
Mahsun Kırmızıgül ...
Önceki akşam Kırmızıgül'ün yeni vizyona giren filmi
Güneşi Gördüm' ün galasındaydım.
Çok kalabalıktı. Her kesimden ve her düşünceden insan vardı o davette... Ve herkes
Mahsun Kırmızıgül'ün böylesine zor bir konuyu nasıl anlattığını merak ediyordu.
Bir arkadaşım şöyle diyordu:
"Eminim yine iyi bir film yaptı Mahsun. Ama tek kaygım var, umarım çok sayıda mesaj vermeye çalışmamıştır." Filmi
Celal Doğan,
Ali Saydam ve Kanal 1 televizyonunun başarılı programcılarından
Özlem Gürses'le birlikte izledim.
Film müthiş etkileyici bir sahne ile başlıyor. Sonra yavaş yavaş bir aile ekseninde
Türkiye'nin en sert siyasi meselesine siyasi bir dil kullanmadan giriyor ve bölge insanının yaşadığı dram ve parçalanmayı ustaca anlatıyor.
İzlerken bazen yutkunamadığımı, bazen öfkelendiğimi, bazen de çaresiz kaldığımı hissettim.
Bir oğul dağda, öbürü askerde Gerçekten filmde sadece bir değil, birçok konu iç içe geçmiş biçimde anlatılıyor. Her biri tek başına film olacak konular... Düşünsenize bir oğlunu dağa, bir oğlunu askere gönderen bir baba var karşınızda...
Onları doğuran ve suskunlaşan bir annenin sessiz çığlığı var...
Dağa giden kardeşine vücut diliyle engel olmak isteyen bir askerin çaresizliği var.
Dahası zoraki göç, töre, insan kaçakçılığı, büyük şehirlerdeki parçalanma, kadınların çektiği acı, şiddet ve terör var.
Tüm bu bilinen olguların ortasına bir de kardelen çiçeğiyle anlatılan bir travesti kardeşin dramatik öyküsü giriyor.
Ve ortaya müziği, görsel zenginliği ve insanı sarsan çarpıcı sahneleriyle izleyen herkesi bir yerinden yakalayan müthiş bir film çıkıyor.
Film bittiğinde şunu düşünüyor insan; Bedeli ne olursa olsun, bu topraklarda insanların yaşadığı bu acı ve travmayı bitirmek için herkes bir şeyler yapmalı...
Benim çıkardığım sonuç bu...
Peki, filmi birlikte izlediğim arkadaşlar ne düşünüyor?
İlk eleştiri
Ali Saydam'dan geliyor.
"Norveç iyi
Türkiye kötü... Devlet baba kötü devlet ana iyi."
Araya
Celal Doğan giriyor:
"Bunlar yalan değil ki... Bana göre filmin en çarpıcı yanı final sahnesi... Hem mesajı net veriyor hem de açıkça tarafını ortaya koyuyor. Aile İstanbul'u terk ederek memleketine geri dönüyor. Böylece sorunu, yaşandığı topraklardan kaçarak değil, orada yaşayarak çözmek gerektiğini söylüyor. Bu da bence çok önemli..." Bu tartışma bile
Mahsun Kırmızıgül'ün önemli bir filme imza attığını gösteriyor.
Gerçekten bıçak sırtı bir konuda inanılmaz cesur bir film Güneşi Gördüm.
Böylesine sert politik bir konuyu insani duyarlılıkla ustaca anlattığı için de
Mahsun Kırmızıgül'ü yürekten alkışlıyorum.
Güneşi Gördüm'ü mutlaka görün...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 12 Mart 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/12//haber,CDCCB38AF07C46ADA4EC309C3D91BE53.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.