Ergenekon davası aslında şimdi doğru bir mecraya giriyor. Bu açıdan iki önemli gelişmenin altını çizmek gerekiyor. Önce üzerinden fırtınalar kopartılan
"çeteci ve darbeci" ayrımı yapıldı.
Ardından gazeteci
Mustafa Balbay'ın
"sivil günlükleri" gündeme bomba gibi düştü. Ve öyle bir düştü ki, artık kimse kalkıp 2003-2005 arasında içeriden, daha sonra da dışarıdan zorlanarak bu ülkede bir
"askeri darbe" planlandığı gerçeğini göz ardı edemez.
Birçok kesim görmezden gelse de, işin başka boyutlarını öne çıkarsa da sonuç değişmeyecek. Zaten birçoğunun da söyleyecek sözü kalmadı. Doğrusu o darbe planlarının yapıldığı günleri yaşarken de biliyorduk bir şeyler döndüğünü.
Dahası sadece işin içindeki bir avuç asker veya gazeteci değil, onlarca siyasetçi de böyle bir
"darbe" beklentisi içindeydi. Zaman bunları da açığa çıkartacak.
Artık
Türkiye darbecilerle ve kirli tarihiyle yüzleşme sürecine girdi.
Bu kirli tarihin kayıtları Batı'da ortaya çıkarken, somut belgeleri Güneydoğu'da saklı...
Güneydoğu, çetecilerin, darbecilerin hem gerekçesiydi hem de laboratuvarı.
Yüzlerce insan kaçırıldı, işkencelere tabi tutuldu sonra da katledilip asit kuyularına ya da ıssız topraklara gömüldü.
Kürtler çok açık biçimde Ergenekon'un hedefi ve mağduruydu.
Ergenekon Davası şimdi
Fırat'ın doğusuna geçti ve büyük olasılıkla da hepimizi dehşete düşürecek biçimde devam edecek.
Kuyular açılıyor, kazılar yapılıyor, belgeler bulunuyor.
Daha işin ilk adımı atıldı. Çok sürmeden, yaşadığımız coğrafyanın nasıl bir kan gölüne çevrildiğini hep birlikte göreceğiz.
Eminim onlarca insan o topraklarda yapılan insanlık dışı vahşete tanıklığı nedeniyle yıllardır rahat uyuyamıyor. Acıyla kıvranan vicdanları daha fazla dayanamayacak ve o bölgede neler olduğu tek tek ortaya çıkacak.
Zaman gazetesinde
Melik Duvaklı "Kazılar, infaz timlerinin dokunulmazlığını yıkıyor" başlıklı haberinde şöyle yazıyor:
"Koçero, Gijo, Sarhoş Kemal ve İzve Tim gibi kod adları Güneydoğu'da yaşayanlar için yabancı değil. Bu kişiler, 90'lı yıllarda halka saldıkları korku ile bilinirdi. Aileler, kayıpların peşinden gidemiyor, şikâyet edemiyor, etse de sonuç alamıyordu."
JİTEM mensupları, Yeşil gibi tetikçiler onlarca insanı katletti, katlettiği insanları da pervasızca bir yerlere gömdü. Şimdi o karanlık tarih aralanıyor. Darbecilerle bu karanlık tarihi yaratanlar açığa çıktıkça
Türkiye daha özgür ve zengin olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Ergenekon'un kirli izleri Fırat'ın doğusunda
Yayın tarihi: 21 Mart 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/21//haber,08D77DE5AE154367ACF27483C72B245C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.