EA
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?EA
TV ekranı yolsuzlukları yargılama yeri olabilir mi?
Adaylar Anlatıyor (atv) programının geçenlerdeki konuğu, CHP'nin Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ümit Özgümüş'tü.
O programda Özgümüş, AKP'den koparak başkanlık yarışına MHP'den giren Aytaç Durak'ın, yolsuzluk yaptığını iddia etti. Müfettiş raporlarından paragraflar okudu.
Biz de merak ettik: Peki, mahkeme ne karar verdi?
Özgümüş, "Aytaç Durak beraat etti" dedi.
Tabii bu durumda müfettiş raporlarından okuduğu o akıl çelen sözlerin bir anlamı kalmıyordu.
Şaşırdık. "Nasıl yani" diye sorduk.
Özgümüş, "Eski bir Yargıtay Başkanı'nın da belirttiği gibi, yargı mensupları bazen vicdan ile cüzdan arasına sıkışıyor" deyiverdi.
İşte o noktada ben karşı çıktım:
TV programları, kurumlardaki yolsuzluk iddialarına cevap arandığı platformlar olmamalı.
Çünkü yolsuzluk çok ciddi bir suçlama.
"Akrabanı işe aldın" türü bir olay değil.
Eğer bir yöneticinin yolsuzluk yaptığından kuşkulanıyorsan, elinde geçerli belgeler varsa mahkemeye gideceksin.
TV'de bunu tartışmanın hiçbir âlemi yok. Çünkü o kısıtlı zaman diliminde hakikat ortaya çıkmaz. Çıkamaz. İmkânsız!
Aynı olay Kadir Topbaş geldiğinde de tekrarlandı. Bir buçuk saatlik programın yarım saati, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya attığı yolsuzluk iddialarını konuşmakla geçti.
Saçmalık! Ortada (programda) belge filan yok. Hem olsa ne fark eder, biz uzman değiliz ki!
Biz gazeteci olarak, "Sayın Başkan, bu iddialara ne diyorsunuz" diye soruyoruz. Başkan da kendi üslubunca cevap veriyor.
Eğer Başkan, mimikleri, jestleri, ses tonu ve sayıp döktüğü rakamlarla 'inandırıcı' bir konuşma yaparsa, 'Bravo, çok güzel cevap verdiniz' diyoruz.
Buna karşılık Başkan'ın üslubu inandırıcı değilse, ondan kuşkulanmaya başlıyoruz.
Böyle şey olur mu?
Yolsuzluk gibi ciddi bir suçlamanın konuşulduğu ve karar verildiği yer TV ekranı olabilir mi?
"Yolsuzluk var mı, yok mu?" Bu soruya cevap bulmak için mahkeme yıllarca uğraşıyor. Biz ise kararı 15 dakikada vermeye kalkışıyoruz.
Asıl yaptığımız, suçlamalar karşısında iyi rol keserek inandırıcı olabilen siyasetçinin bizi aldatmasına çanak tutmaktan başka bir şey değil.
Yani siyaseti ve hukuku adeta tiyatro oyununa döndürüyoruz.
Olayın esası başka: "Yolsuzluk yapıldı" diye bağıranlara dikkatlice bakarsanız,
100 vakanın
95'inde mahkemeye gitmediklerini; bağırıp çağırmakla ve ellerindeki dosyaları havada sallamakla yetindiklerini görürüsünüz.
İster
CHP'li, ister
AKP'li, ister
MHP'li olsun; fark etmez.
Sözüm geneldir, herkesedir: Mahkemeye gitmek yerine, "Yolsuzluk var" diye bağıranların asıl amacı, bir suçu ortaya çıkarmak değil, rakibini töhmet altında bırakmaktır.
Bu strateji bilhassa hizmet eden siyasetçilere karşı kullanılır. Çünkü onların icraatı ortadadır. '
Yaptıklarım, yapacaklarımın teminatıdır' diyerek seçmenden oy isterler.
Muhalefet ise o kulvarda (yani hizmet kulvarında) yarışamayacağından, "yolsuzluk var" söylemiyle saldırır.
Not: Bence, yolsuzluk iddialarıyla ilgili uygun mecra gazetelerdir (ve elbette internet). Çünkü belgeyi yayınlayarak, az çok denetlenmesini sağlayabilirsiniz. TV'de ise söz uçuyor, çamuru kalıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 26 Mart 2009, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/26//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.