Amerika'da bir CEO yapsa asla böyle haber olmazdı!
20.02.2009
- Hac dönüşünde havalimanındaki terlikli fotoğrafınız olay oldu. Üzerinden zaman geçti, şimdi ne düşünüyorsunuz? - Süper haksızlık! Ben bir seyahat yapmışım; kişisel bir gezi, kurumsal hiçbir yanı yok. Eşimle beraber gelmişim, bir an önce de arabaya geçmek istiyorum, yorgunum. Bugüne kadar oradan çok geçmişim ve hiçbir gazeteciyle karşılaşmamışım, tuzağına düşmemişim, niyeyse bu kez oluyor! Üstelik dönüşümü bilen yok, tarihi değiştirmişim ama ilgili gazeteci arkadaş bir hafta beni takip etmiş demek ki. Her şeye rağmen o benim yanlışımdı, onu kabul ediyorum. Bir daha ne kadar yorgun olsam da, hasta olsam da yapmam. - Üzüldünüz mü olanlara? - Şuna üzüldüm; benim üzerimden kurumuma vurdular, benim yaptığım şeyi kuruma mal ettiler. Yani burada THY bir mevzi kaybetti. Bu beni süper, süper, süper üzdü. - THY gibi dünyaya açık olması, modern olması beklenen kurumun başındaki kişinin tarzı, eşinin üç adım arkasında yürümesi eleştiri çekti. Haksızlık mı edildi size? - Ben öğrenciyken evlendik eşimle; 25 yıl oldu. 'Eşim arkada yürür ben önde' diye bir kavramımız yoktur. Bugüne kadar neyimiz varsa, eşim Remziye Hanım'la inşa ettik biz. Dört çocuk yetiştirdi eşim. Oğlum Bilal politika okuyor Amerika'da, onun küçüğü Enes biyoloji okuyor. Lise döneminde dünya biyoloji olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil etti ve bir gümüş, bir altın madalya aldı. Eşim böyle çocuklar yetiştirdi, onun çabalarıyla gerçekleşti her şey. O yüzden en çok da eşim üzüldü. O anda bizim poz verme durumumuz yoktu. Bir an önce oradan çıkmak için hızlı hızlı yürüyorduk. Bunu, Amerika'da bir havayolunun CEO'su yapmış olsa, orada uzun süre yaşadığım için biliyorum, böyle haber olmazdı. - Sonuçta böyle bir algı yarattığınız için pişman mısınız? - Bizim burada vazgeçilmez markamız THY. Bu marka zarar görüyor. Eşime de söyledim bundan sonra ayrılmadan, yan yana yürüyeceğiz! (gülüyor)
- Diğer çocuklarınız ne yapıyor? - Büyük kızım Kübra lise ikide, Amerika'ya göndereceğiz onu da, ağabeyleriyle okuyacak. Bir de 18 aylık minik kızımız var; Meryem. - Ooo, geç babalık ha? - Evet. Şimdi ailenin maskotu o, konuşmaya da başladı ufaktan...