Dünya Su Konseyi'nin düzenlediği 5. Dünya Su Forumu, su hakkı savunucuları tarafından ise çeşitli protestolarla karşılandı. Forum'un suyu ticarileştirmeyi amaçladığını savunan savunucular; Suyun Ticarileştirmesine Hayır Platformu olarak suyun doğaya ve halklara ait olduğunu, kapitalist devletler dahil kimsenin ve hiçbir kurumun mülkiyetine terk edilemeyeceğini belirtti. Forumun ilk gününde yapılan gösterilere ise polis müdahale etti, 17 kişi gözaltına alındı. Uluslararası Nehirler aktivistleri Ann Katherine Schneider ve Payal Parikh ise Türkiye'den sınırdışı edildi. Öte yandan 11-14 Mart tarihleri arasında Tütün Deposu'nda yapılan Su Mahkemesi'nde de Çoruh Nehri üzerindeki Yusufeli Barajı projesi, Dicle Nehri üzerindeki, tarihi Hasankeyf kentini sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı projesi; Tunceli ilinde Munzur Vadisinde, Fırat Nehri üzerindeki barajlar; Brezilya'nın Madeira Nehri üzerindeki mega-baraj inşaatları ve Meksika'daki su projelerinin toplumsal ve çevresel etkileri davaları görüldü. Jürinin hükümete önerileri şöyle: "Türk hükümeti sosyal, kültürel ve ekolojik faktörleri de içeren bir faydamaliyet analizine dayanan kapsamlı bir kamu yararı kavramı geliştirmelidir. Hükümet su ve enerji politikalarını gözden geçirip yeniden tasarlamalıdır. Bunları yaparken insan hakları ve özgürlüklerinin, biyolojik çeşitliliğin ve doğal ve kültürel mirasın korunmasını göz önünde bulundurmalıdır." Ayrıca 20-22 Mart tarihleri arasında Bilgi Üniversitesi'nin santralistanbul yerleşkesinde Alternatif Su Forumu da düzenlendi. 34 sivil toplum kuruluşunun birlikte düzenlediği etkinlikte "Suyun vazgeçilmez özelliğinden dolayı tüm insan toplulukları ve her insan suya -özelde içme suyuna- yeterli nitelik ve nicelikte erişim hakkına sahip olmalıdır," görüşüne yer verildi. Dünyadan su, çevre ve insan hakkı savunucularının katıldığı Alternatif Su Forumu'na katılanlar; Dünya Su Forumu'nun bir insan hakkı olan suya erişim hakkını gasp ettiğini öne sürdü.