- İSKİ, Dünya Su Forumu'na ne gibi katkılarda bulundu? - 30 bin kişinin katıldığı bu forum hem Türkiye'nin hem de İstanbul'un dünyaya tanıtımında önemli bir fırsat sundu. İSKİ açısından bakıldığında dünyanın su konusundaki neredeyse bütün uzmanlarını biraraya getiren bu forumdan en yüksek düzeyde istifade etmeye çalıştık. Hem fuar alanında sergilenen teknolojileri hem de forum alanında ortaya konan politikaları gördüğümde bizim İSKİ olarak dünyada ne kadar ileride olduğumuzu bir kez daha anladım.
- Hangi teknolojiler açısından iyi durumdayız? - Kullandığımız teknolojiler batılı ülkelerin kullandığı teknolojilerin eşiti ya da önünde. Özellikle içme suyu arıtma konusunda. Dünya sağlık teşkilatının belirlediği standartlardan daha kaliteli suyu biz İstanbul'da sağlıyoruz. Üstelik miktar açısından yine dünyadaki standartların üstünde su sağlıyoruz. Geçtiğimiz iki yıl büyük kuraklık yaşadık. Buna rağmen İstanbul'a yeterli suyu temin ettik. Burada İstanbul halkına da teşekkür etmek lazım. Gerçekten de daha önceki yıllarda kullanılan sudan daha az su kullanarak, tasarrufa riayet ederek çok olumlu katkı yaptılar. Böyle devam etmeleri gerek, çünkü İstanbul su zengini bir şehir değil.
- İSKİ bu açılardan bir örnek mi oluşturdu? - İstanbul su açısından tabii ki önemli, günde 2 milyon metreküp suyun kullanıldığı 5 milyon su abonesinin bulunduğu bir şehir. Toplam 16 bin kilometre su şebekesi olan bir şehir. Bu kadar büyük bir altyapıyı, bu büyüklükte bir suyu idare edebilmek oldukça zor, zahmetli, bilgi ve beceri isteyen bir iş. İSKİ'nin bugün bu hizmeti başarıyla verdiği kanaatindeyim. - Forumda özelleştirilmesi gibi konular da konuşuldu. Ne düşünüyorsunuz? - Aslında suyun kaynağından alınıp hangi aşamalardan geçtikten sonra insanların ayağına kadar ulaştırıldığını halka çok daha fazla anlatmak gerekir. Bakın mesela İSKİ, 250 kilometre uzaktaki Melen'den İstanbul Kağıthane'ye su getiriyor. Orada önce büyük paralar harcayıp su alma tesisi kuruyorsunuz. Sonra büyük borularla bu suyu 180 kilometre taşımak için önce büyük enerji kullanan motorlarla suyu terfi ettireceksiniz. Terfi ettirdiğiniz suyu depolayacaksınız. Oradan suyu İstanbul sınırlarına kadar Ağva'ya getireceksiniz. Oradan tekrar basacak Salacak'a getireceksiniz, suyu Boğaz'den geçirip Sarayburnu'na indireceksiniz. Buradan da Kağıthane'deki tesislere getireceksiniz. Arıttıktan sonra şebekeye basacaksınız. Tüm bunlar hep parayla olan işler. Bu hizmetleri para olmadan yapamazsınız. Alınan paraya bakarsanız gelişmiş pek çok ülkenin aldığı paranın altında. Üstelik bu ülkeler altyapılarını çoktan yapıp bitirmiş olan ve buna para ayırmayan ülkeler. Bizim iki üç katımız para alıyorlar. Aldığımız her kuruşu biz yine çevre yatırımlarına döndürüyoruz.