Avrupa Birliği üyeliği için çevre şartlarına bir an önce uyum sağlamayı hedefleyen Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkiye'de 2012'ye kadar hayata geçirilecek bir eylem planı hazırladı. Bu kapsamda 81 il ve 27 havza için tek tek yol haritası oluşturuldu. 2012'de ülke nüfusu 71.8 milyon, çevre kirliliğine yol açacak atık ise 28 milyon ton öngörüldü. Türkiye'nin 2030'da hangi sektörde ne oranda su tüketeceği hesaplandı. Su fakiri sayılan bir ülke haline gelmememiz için yeni stratejiler geliştirildi.
YILDA 41 MİLYON EURO İlk kez İstanbul'da düzenlenen 5. Dünya Su Forumu'nda gün yüzüne çıkan '2008-2012 Atık Su ve Atık Yönetimi Eylem Planı' adlı iki ayrı raporda Türkiye'nin 'Yüksek Maliyetli Çevre Yatırım Projeleri' için her yıl 41 milyon euroluk bir alt yapı yatırımına ihtiyacı olduğu öngörülüyor.
İLK HEDEF 2012 Rapor Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlandı. Rapordaki stratejilere göre, ilk etapta ulusal su kaynaklarını izleme ağı oluşturulacak. Belediyelerin teknik ve ekonomik alt yapıları güçlendirilecek. 2010'a kadar nüfusu 100 binin üstünde olan yerlerde nüfusun yüzde 90'ına, 2012'ye kadar nüfusu 50 binin üstünde olan yerlerde nüfusun yüzde 90'ına ve 10 binin üstünde olan yerlerde nüfusun yüzde 50'sine atık su arıtma tesisiyle hizmet sağlanacak. Yine 2012'ye kadar atık su arıtma tesisiyle hizmet verilen nüfusun toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 81'e çıkartılacak. Aksi takdirde Türkiye zor ve susuz günlerle baş başa kalacak. Çünkü çalışmalar, Türkiye'nin 2030'da ihtiyaç duyacağı su miktarının bugünkü ihtiyacı olan su miktarının 3 katı olacağını ortaya koyuyor. Ayrıca raporda su sorunu kadar, çevre kirliliği de öne çıkarılıyor. Nitekim AB'nin tehlikeli ve toplam atık ölçümlerine göre Türkiye, AB ortalamasının çok altında kalıyor. Türkiye'de yüzde 0,1 ton gıda atılırken, AB'de bu oran sıfır. Petrol rafineleri, çeşitli petrol ve kömür ürünlerinde ise tablo çok daha vahim. Türkiye, bu kalemde AB'nin tam üç misli gerisinde yer alıyor. Bakanlık, başta tehlikeli atıkların kontrol altına alınması için, ilk aşamada endüstrinin yoğun olduğu Trakya, Doğu Marmara, Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi'nde bertaraf tesisleri kurmayı planlıyor. İkinci aşamada ise endüstrinin daha az olduğu bölgelerde ara depolama tesisleri inşa edilecek. Bu tesislerin yapımında 'kirleten öder' prensibinden yola çıkılarak, özel sektör devreye sokulacak. Raporda tehlikeli atıkların yönetimi konusunda özel sektörün katılımını teşvik edecek şekilde mevzuatta ve uygulamada gerekli yasal düzenlemelerin yapılması öneriliyor.