Taha Akyol dünkü yazısında (Milliyet) çok önemli bir noktayı dile getiriyordu. Akyol'a göre seçim sonrasında CHP'de
post Kemalist bir dönem başlayabilirdi. Bu seçim döneminde Baykal'ın sürdürdüğü politikayı 1994 sonrasında olduğu gibi sadece laik-antilaik, Kemalist-karşı Kemalist tezleri üstüne kurmadığını da gene dünkü yazısında
Ahmet Hakan (Hürriyet) vurguluyordu. Bizim gazetede de açık veya kapalı bir Atatürk-Kemalizm tartışması cereyan ettiğinden bu yazıda Kemalizm meselesini yeniden ele almak istedim.
Referans Kemalizm Kemalizm bana göre Osmanlı İmparatorluğu'nda başlamış
modernleşme hareketlerinin son halkasıdır. Bu hareket modernleşmeyi
iki önemli dayanak noktasıyla gerçekleştireceği kanısındadır. Bunların ilki 19. yüzyılda Batı'da ortaya çıkmış olan
Pozitivist felsefedir . Pozitivizm sadece dünyanın
materyal bilgi olarak açıklanmasını öngörmekle kalmaz.
Aydınların toplumsal değişimlere öncülük etmesini de öngörür. İkincisi, bu kökten kaynaklandığı ve dünyayı materyal bir realite olarak gördüğü, öyle muhakeme ettiği için kaçınılmaz bir biçimde
sekülarizme/laikliğe kayar. Laiklik
cumhuriyetle birlikte egemenlik sorununu da Osmanlı elitinin düşünemediği bir keskinlikle çözer.
Bu Kemalizm benim
referans Kemalizm veya öz (ur) Kemalizm dediğim çerçeveyi meydana getirir. Söz konusu haliyle Kemalizm ikili bir çelişki de içerir. Bir yandan
Kantçı anlamda
olgun ve aydınlanmış, kendi melekelerinin dışında hiçbir vesayet kabul etmeyen bir birey yaratmayı öngörür. Ama diğer yandan
Hegelci bir
ereksel (teleolojik) devlet söz konusudur Kemalizm için. Bunu şu anlamda doğal karşılamak gerekir. Kemalizm
'devlet nasıl kurtarılır' sorusuna verilmiş son yanıt olduğundan egemen olan kurucu unsur devlettir.
Bürokratlaşan Kemalizm Bu Kemalizm zamanla bizzat Kemalist kadrolar tarafından aşılmıştır.
1930'larda Avrupa'nın içine girdiği totaliter yönetimlerden o da etkilenmiş ve başlangıçta bir özgürleşim yöntem ve politikası şeklinde doğmasına karşın Kemalizm bürokratikleşmiştir, korporatistleşmiş, sınıf gerçeğini reddetmiş,
bütüncül/organik bir toplum yaratmaya kalkışmıştır. O haliyle de ideolojiye dönüşmüş ve katılaşmıştır.
Dört Kemalizm ve CHP O noktadan itibaren
1960'larda, 1980'de ve 1998 sonrasında üç Kemalizm daha ortaya çıkmıştır.
Bu dar anlamlı ve bürokratik, toplumu zorunlu olarak belli bir ideoloji etrafında dönüştürmeye çabalayan asker odaklı Kemalizm nihayet 2000'lerde CHP tarafından bir ideoloji olarak savunulmuştur. CHP, Kemalizmi 1930'ların yenilenmesi, yeniden inşası olarak görmüştür ve bu nedenle toplumdan kopmuştur. Şimdi öyle anlaşılıyor ki,
bir, Amerikan politikasında kendisini gösteren daha özgürlükçü açılımlar ve İslamın politika kuran bir unsur olmaktan çıkarılması nedeniyle, iki Anayasa Mahkemesi'nin kendisini laiklik konusunda sistemik bir güç odağı olarak vazetmesi yüzünden, üç bizatihi AKP'de ve tabanında meydana gelen dönüşüm nedeniyle CHP kısmen bu bürokratik Kemalizmi ve onun ayrılmaz parçası saydığı propaganda söylemini dışlıyor. Çoğulcu, geleneği önemseyen, farklılığı kabul eden yeni bir modernlik tanımı olabileceğini ayrımsıyor. Bunu tamamlayabilir mi, bilmem. Fakat saptama önemlidir. Pazartesi günü de yazdığım gibi CHP bu tarih dışı Kemalizmi bırakır ve hiç değilse referans Kemalizmi bir çıkış noktası olarak değerlendirirse, ondan da öte toplumsal dönüşüme ve yeni sosyolojik oluşumlara kulak kabartırsa belki kendisini yenileme fırsatı bulacaktır.
Yoksa, artık keten helva değil helva ocağı yanacaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 18 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/18//haber,E64FD30D90AE450599013C7D5762C864.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.