Amerika ve kriz konusunda hiç iyimser değilim. Yazdıklarımda bu kötümserliğimin nedenlerini yansıtıyorum. Ama aynı Amerika konusunda karamsar da olamıyorum: evet,
kötümserim ama
karamsar değil. Üç ay sonra yeniden gidip gördüğüm Amerika'da sokakta, gündelik hayatta karşılaştığım ve her birisi beni ayrı ayrı etkileyen
yenilikleri, buluşları gördüğüm zaman Amerika'nın ve kapitalizmin bu krizi de kendi payına ve kendi çıkarı doğrultusunda aşacağını düşünüyorum.
Telefondan istasyona Sokaklarda eskiden
ankesörlü telefonlar vardı. Her köşe başında, neredeyse 50 metre arayla yer alan bu telefonlar bence Amerika'nın tarihidir. Herkes işini onlarla görürdü. Hatta çok iyi anımsıyorum cep telefonları henüz bu kadar gelişmemişken ve bu kadar yaygın değilken oraya gittiğimde nasıl yaparım diye bir arkadaşımla konuşurken "yahu" demişti, "Amerika'da cep telefonuna ne gerek var?" Çok haklıydı, Amerika'da telefonun dert olmadığını anlatıyordu.
Şimdi o ankesörlü cep telefonlarının yerini "internet istasyonları"nın aldığını ne yalan söyleyeyim şaşarak, hayretle gördüm . Bir klavye ve ekrandan oluşan istasyona giriyorsunuz, internete bağlanıyorsunuz ve ne isterseniz onu yapıyorsunuz.
Yenilik, yaratıcılık buluş Cim karnında bir nokta mesabesinde olan bu buluş tek başına fazla bir şey söylemeyebilir. Onu bu şekilde anlatan insanı şu veya bu şekilde yargılamak da mümkün. Ama eğer bu yenilik o kıtanın baştan beri üzerine oturduğu kültürün sadece yeni bir hamlesiyse herhalde üzerinde düşünmek gerekir.
O kültür ilk günden beri "yenilikçilik"tir. Amerika'da yaşamış olanlar bilir. Bir ne bileyim mesela nalbur dükkânına girince insanın gözleri fal taşı gibi açılır, ya da bir kırtasiyeci dükkânında.
Aklın değil ancak hayalin üretebileceği kadar çok çeşit, çok canlı, çok somut bir biçimde gözünüzün önündedir. Sayısız çeşitte çividen sayısız çeşitte deftere kadar her şey düşünceye, muhayyileye, "buluşçuluğa" verilen değerin bir göstergesi olarak raflarda yerini almıştır. Mikro iktisadın önemli bir kuralı vardır:
başkası yerine sen kendinle rekabet et .
Amerika bu gerçeğin de itkisiyle çeşit üretir, çeşit üretmek için buluşçuluğu, buluş yapmak için gerekli olan yaratıcılığı, yaratıcılığın müşevviki olan cesareti insanlarına aşılar durur. Doğacak yeni düzen Bu yaratıcılık öyle yabana atılacak bir şey değildir
. Eskiden insan tekine ve onun öznelliğine terk edilmiş olan yaratıcılık son on yılda Amerikan toplumsal ve ekonomik kültürünün sistemli bir parçası haline getirildi. "Innovasyon", "girişimcilik" bugün sistemin belkemiği, dayanağı durumunda. Bu ülkede şimdi dağa taşa, "bulun", "keşfedin", "yaratın" diye yazılmış. Şirketler biliyor ki kim daha fazla bu kavramlardan güç alırsa onlar ayakta kalacak, diğerleri yok olup gidecek. 1980'lerde elektronik devrimi gerçekleşmeye başladı. Onun doğurduğu krizler geldi ardından. Bugünkü krizin de ben yeni bir dönem üreteceğini varsayıyorum. Şimdi o yeni sistemin yayı kuruluyor. Sadece orada değil dünyanın her köşesinde yaratıcılığı, yenilikçiliği, buluşu başaranlar o doğacak yeni dönemin içinde yer alacak. Obama ipuçlarını veriyor bu dönemin. Fakat öyle sanıyorum ki küçük bir çelişkisi de var: bir yenilikten bahsediyor fakat o yeniliğin gerektirdiği yeni metodolojiye dair bir şey söylemiyor. Açıkladığı programın inandırıcı ve başarılı olamaması sanırım bu nedenledir. Yeni dünyayı eski yöntemle kurmaktan bahsedince daha ileriye gidemiyor. Sorun bu darboğazın aşılmasına bağlı. Onu becerebildiği anda kriz bitecektir.
Bilmem bizde bu işleri bu açıdan düşünenler var mıdır?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 6 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/06//haber,160371386463482D85D546D855D06132.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.