kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Mart 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Dolmabahçe'de Afganistan sohbeti

Cumhurbaşkanı Gül'ün Dünya Su Forumu'na katılan devlet başkanlarına Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda (Yüksek tavanından 4.5 tonluk kristal avizenin sarktığı, 56 sütunun çevrelediği tören salonu) verdiği akşam yemeğinde yerliyabancı işadamları ve diplomatlardan oluşan bir masaya düştük.
Sohbet sırasında konu bir ara Afganistan'a geldi. Bu ülkede hastane ve okul inşaatı ihaleleri kazanmış olan bir müteahhit durumu şöyle özetledi:
"2001'de ABD ve NATO güçlerinin operasyonundan sonra ilk inşaatları üstlendiğimde Kabil'de geceleri bile tek başıma sokaklarda geziyor, başkentin bir elin parmaklarını geçmeyen restoranlarında yemeğimi yiyebiliyordum. Ama sonra güvenlik sorunu iyileşeceğine kötüye gitti. O kadar ki, son inşaatımda gündüzleri bile şantiyeden dışarı burnumu uzatamıyordum. Taliban neredeyse başkentin tümünü ele geçirmişti. İnşaatı bitirir bitirmez işleri tasfiye edip can havliyle yurda döndüm."
Afganistan'ı yakından tanıdığını söyleyen bir diplomat iç çekti: "Ne yazık ki Afganistan'ın normalleşmesi için birçok kuşağın geçmesi gerekecek."

Karzai çöküyor
Biz de bildiklerimizi, daha doğrusu son gelişmeleri anlattık: Taliban'ın Karzai hükümeti kadrolarını (Asker, polis, öğretmen, doktor gibi) doğrudan saldırıları bu yıl 2008'e göre yüzde 120 arttı. Batılı güçlerin, özellikle de Amerikalı ve İngilizler'in can kayıpları yüzde 35, sivil ölümlerinde yüzde 50 artış var.
Peşpeşe patlak veren yolsuzluk skandalları zaten iyice zayıflamış olan Hamit Karzai yönetimini çöküşün eşiğine getirdi. NATO ve ABD de Karzai'nin artık faydadan çok zarar getirdiğini görüyor ama yerine koyacak adam bulamıyor..."

Bush'un mirası
Bu üç bakış açısı tabii bir noktada buluştu: Uluslararası topluluğun gönderdiği 70 bin askere rağmen Afganistan'a ne barış gelebildi, ne de eski Başkan Bush'un 2001'de Taliban'a karşı savaş açarken söylediği "Asya'nın ortasında büyük bir demokratik devlet inşa etmek" hayali gerçekleşebildi.
Başkan Obama'nın Irak'tan çekilecek kuvvetlerin bir bölümünü, yani 17 bin askeri daha Afganistan'a göndermesi de durumu değiştirmeyecek. Hatta, Obama'nın baskıları sonucu Avrupalılar'ın son bir fedakârlıkla birkaç bin asker takviyesi yapmayı kabullenmeleri de hiçbir işe yaramayacak.
Afganistan yitiriliyor. Taliban yeniden iktidara gelmek üzere. Yani 8 yıl öncesine dönülüyor. ABD ve İngiltere, "Ilımlı Taliban"a yönetimi devretmeye dünden razı. Ama kim ılımlı ve ılımlılığın ölçüsü ne?
Göreceksiniz; ABD, Irak'tan sonra Afganistan'dan da çekilecek. Ve ardında taş taş üstünde kalmamış, toplumsal bağları parçalanmış bir ülke bırakacak. Tıpkı Irak'ta olduğu gibi. Bush'un 8 yıllık iktidarı dünyaya neredeyse 80 yıl kaybettirdi...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın