Giriş Saati : 18.03.2009 10:46 Güncelleme : 18.03.2009 19:04
KOPENHAG-"Yunanlılar çok aksi ve geçimsiz. Ne zaman Yunanistan'a gitsem ülkeye adımımı atar atmaz biriyle kavga ediyorum. Oysa Türkler çok kibar insanlar.
Arada bir birinin kafası bozulursa da çekiyor bıçağı dalıyor karşısındakinin böğrüne" Böyle yazmıştı ünlü Danimarkalı şair Henrik Nordbrandt yıllar önce. Kendisi uzun yıllar Türkiye'de yaşamış ülkemizde yaşadığı dönemde bir çok roman ve şiir kitabı yazmıştı. Bu alıntıyı son günlerde çok düşünür oldum. Zira bizim insanımız hakkında söylediklerini düşündürten olayları çok sık yaşıyoruz Danimarka'da: genelleme ve bireylerin işledikleri suçun onların kültürel ve etnik kimlikleriyle açıklama çabası. Fazla teoriye girmeden konumuza gelelim.
Danimarka'da son bir yıl içinde uyuşturucu piyasasını ele geçirmeye çalışan çeteler silahlı çatışma içindeler. 40'ın üzerinde silahlı çatışma meydana geldi ve bu olaylarda 6-7 kişi hayatını kaybetti. Çatışmaların tarafları ise Danimarkalı motosikletli çete "Hells Angels" ve çoğunluğunu Arapların oluşturduğu göçmen çetesi.
Polis olayları önlemekte aciz. Emniyet yetkilileri, göçmenlerin sahip oldukları intikam, namus ve şeref duygularının olayların tırmanmasında etkili olduğunu söylüyorlar.
Evet, polisin bu açıklaması sabah kahvemizi şaşkınlıktan ağzımızdan püskürtmemize neden oluyor. Yani Danimarkalılar uyuşturucu ticareti piyasasını ele geçirmek için ve Danimarkalı oldukları için savaşırlarken ve bu oldukça normal karşılanırken göçmenler göçmen oldukları ve namus, şeref, intikam gibi duygulara sahip oldukları için savaşıyorlar.
Polisin aklına yer etmiş olan bu mentalite aslında Danimarkalı medya mensuplarında da var. Örneğin, bir Türk bir şiddet olayına karışırsa veya cinnet geçirip ailesinden birisini öldürürse biz telefon başında hazır beklemeye başlıyoruz. Zira Danimarkalı meslektaşlarımız bizi arayacaklar ve cinayetin kültürel nedenlerini kendilerine açıklamamızı isteyecekler. "Kardeşim adam cinnet geçirip, kayınpederini, kayınbiraderini ya da karısını öldürmüş işte. Ne var bunda" dersek yemiyorlar. Danimarkalı haberciler, "Hayır, olmaz bir Türk veya bir Arap cinayet işlerse bunu Türk ya da Arap olduğu için işler, insan olduğu için değil" mentaltesine sahip olduklarından bizim işimiz çok zor.
Danimarkalı habercilerin bize soru sormasını gerektiren durumun var olduğunu düşünsek şöyle bir resim ortaya çıkıyor. Ortadoğu'da yaşayan halk tamamen potansiyel katil, ırz düşmanı, banka soyguncusu vs. Aslında Danimarkalı meslektaşlarımızı buna iten iki önemli neden var. Birincisi İskandinav ülkelerinde haber değeri taşıyan fazla olay olmaması, zira yaşamsal sorun bulunmuyor. Terör, sel baskını, trafik canavarı yok, halkın geleceğe dönük ekonomik endişesi yok. İkinci önemli neden ise Danimarka halkının göçmenler ve onların kültürü hakkında bilgisiz olması ve o kültürleri de merak etmiyor olması.
Durum böyle olunca herhangi bir cinayet haberinin cılkı çıkarılıyor. Hele bir de cinayeti işleyen Ortadoğu'dan gelmiş bir göçmen ise bir haftalık gazete kurtuldu demektir.