kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Konserim basıldı kaçmak zorunda kaldım

Giriş Saati : 01.02.2009 12:42
Güncelleme : 01.02.2009 21:04
Yeni Haber
- Dönüm noktası neydi, ne oldu da yurtdışına çıkmaya karar verdiniz?
- Artık durum o kadar sıkıcı hale gelmişti ki... Yanımda yürüyeni bile yakalıyorlardı. Burada yaşayamaz duruma geldim. Konserlerimi düzenleyenler yakalandılar, yıllarca hapis yattılar, bazıları şehit oldu. Gerçekten müthiş bir fedakarlık gösterdiler benim ele geçmemem için, beni vermek yerine kendilerini ele veriyorlardı. Onlara çok şey borçuluyum. En son ODTÜ'de verdiğimiz bir konserde acayip kargaşa çıktı. Polis beni istedi, öğrencilerle polis çatışmaya başladı. Arkadaşlarım beni kaçırdı yine ve 76 yılında Almanya'ya kaçtım sonuçta.

- Sahte isimle çıktınız herhalde!
- Tabii. Arkadaşlar 'kal' dedi ama o kadar fedakarlık gösteren insanları nasıl yalnız bırakıp, burada yaşayacaktım? İki ay sonra döndüm. Viranşehir'e gittim, baktım her yerde ben konuşuluyorum, her tarafta benim kasetim ama insanlar beni gördüğü zaman titriyor, korkuyor, benimle görüşmek istemiyor. Artık barınamazdım topraklarımda. Türkiye'den de çıkamıyorum! En son tanıdıklar beni mayınların arasından Suriye'ye geçirdi, üç ay Şam'da kaldım, sonra tekrar Almanya. Geniş bir Kürt kitlesi vardı Almanya'da, kalmaya karar verdim. Dil okuluna yazıldım Hayderberg'te, Almanca öğrendim. Kürt müziğiyle ilgili inceleme yapıp kitap çıkarmak isteyen bazı Alman profesörlerle karşılaştım, onlarla yaşadım, üniversitede bir yıl müzik bilimi okudum onların yardımlarıyla. Sonra Köln Üniversitesi'nde müzik araştırmaları bölümünde okudum üç yıl. Kürt meselesi çok tartışılmaya, gelişmeye başladı, gezmem dolaşmam gerekti, tabii okulu bitiremedim.

- Hiç düşündünüz mü o gün çıkıp gitmeseydiniz, hayatınız nasıl olurdu?
- Hiç bilmiyorum; ya hayatım bitecekti ya da herhangi bir şekilde ceza, işkence, hapis olacaktı, boğazımı sıkacaklardı yani. Ama bende bir kudret vardı demek ki, hiç kurban gitmedim! Beni her zaman selamete çıkaran bir güç vardı. Onun için, belki de Avrupa'ya gelmem iyi oldu. Elbette insan kendi halkı içinde olmak ister, ülkesinde olmak ister ama yaşanamaz bir durum var ise, yaşayabileceğin yerde kalmalı ve orada gerekenleri yapmalısın.

- Sonra burada yasaksız, sorunsuz şekilde albümlerinizi çıkardınız. Kaç albüm oldu?
- 30'a yakın.

- Mutlaka çok zordur ama merak ediyorum; 33 yıl dayanmak zor değil mi buna? Ne kadar üzülüp ağladınız, ne hissettiniz o günlerde?
- Bir hayvan korktuğu zaman korunmak için bir yere çıkar değil mi? Korunabileceği kadar durur orada, tehlikenin geçtiğini anladığı an da iner, normal haline dönmeye çalışır. Ama sen dönemiyorsun bir türlü! Bazen sana acı veren şeyleri hatırladığında ağlamak istiyorsun elbette...

- En çok ne ağlattı sizi?
- Annemin ölümü! Ben oradayken öldü annem ama mezarına bile gidemedim. Çok seviyordum annemi, çok fedakar bir kadındı. İki çocuğu ölünce çok acı çekti, hastalandı. Beş-on çocuk büyütmüştü, 36 yaşında öldü. Şu anda bile ağlamak istiyorum. (gözleri doluyor) Mezarını bile ziyaret edemedim.