1. Ezilmişler, ezilenler, dışlananlar, aşağılananlar, daha güçlüler karşısında hırpalananlar çoğu zaman
"Tam yerinde bir ses, bir tavır" ihtiyacı duyar.
Davos'ta onlar için öyle bir ses çıktı. Ama güçlülerin başkalarını hakir görmesi, ezmesi, aşağılaması, kırması karşısında pek gık çıkarmamış, onlarla kankalık etmiş, uluslararası güçlerin, bölgesel güçlerin, silahlı güçlerin, mali güçlerin
"kabalığı" karşısında tek laf etmemiş olanlar
"karşı ses"i
"kaba" görmekte birbiriyle yarışır.
2. Saddam (Batı'nın verdiği kimyasallarla) Kürtleri yaktığında da...
Ezici ABD ordusuna siperde direnmeye çalışırken ölen çıplak ayaklı Iraklı askerle dalga geçişlerinde de...
Felluce katliamında da...
Gazze'yi açlığa mahkûm eden ablukadaki halkın güçlü bir ordu tarafından katledilmesinde de...
Bir okula sığınmış onca insanın savaş ve insanlık suçunun dik alasıyla öldürülmesinde herhangi bir
"kabalık" göremeyenler, isyan eden herkesi
"terörist" görmekte, isyan eden her sesi
"kabalık" saymakta telaşla koşuşur.
3. İnsanların, sınıf, statü, rütbe, eğitim seviyesi, gelir düzeyi veya herhangi bir nedenle aşağılanmasında çoğu zaman hiçbir anormallik görmeyenler...
Daha beteri, kimi güçlüler karşısında boyun eğmeyi kendi hayatlarında normalleştirenler...
Gerektiği her zaman her krala
"çıplak" diyemeyenler, oportünizmi, ikiyüzlülüğü
"diplomasi" diye yutturmaya üşüşür.
4. Hak ile haksızlık, tahakküm ile adalet, gücün şımarıklığı ile buna öfke arasında ne ayrım, ne muhakeme yapanlar...
"Türkiye ABD'nin istediği tezkereyi geçirmezse ABD ekonomimizi batırır..." diye zırlayanlar...
"Türkiye Yahudi lobisini küstürünce başımıza dert alırız..." diye hayıflananlar...
Üstelik çoğu zaman da bize
"bayrak ve milliyetçilik" satanlar...
Ülkelerinin insanlara yaptıkları gibi dünyayı da birinci sınıf ile ikinci, üçüncü sınıf halklar diye bölenler, kendilerini zor tutar...
İsrail'in insanlık suçlarını eleştiren Yahudiler, Batı'nın çifte standartlarına isyan eden Batılılar kadar bile olamaz;
kompleksli bir ikiyüzlülüğün dobralığını üstümüze kusar! Diğer yüz Dobralığın ikiyüzü ise şöyle bir şeydir: 1. "Kral çıplak" demek de, gerektiğinde kim olduğuna ve karşındakinin kim olduğuna asla bakmadan isyan edebilmek, doğruyu haykırabilmek, milyonlarca insanın bastırılmış sesine ses olabilmek, rest çekebilmek... iyidir.
Lakin aynı sesi kendi ülkende ezilen insanlardan esirgediğin her an dobralığın ikinci yüzüdür.
Sesini ülkenin kimi güçleriyle veya kendi gücüne abanarak alttakilerin üstüne savurduğun her an dobralıkta ikiyüzlülüktür.
Gür sesini, kendi halinde yakınan insanları da azarlamakta kullanmak dobra dobra ikiyüzlülüktür.
2. Katile
"katil" demek; öldürene
"Öldürüyorsun" demek dobralıktır.
Ama birisi size de çıkıp
"Öldürüyorsun" dediğinde, hiç düşünmeden, inkârlara koşmak da dobralığın ikiyüzlülüğüdür. Kendi topraklarındaki katliamlar karşısında tüylerinin ürpermesi bir yana, kılının kıpırdamadığı her an ikiyüzlülüktür.
3. "Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyebilmek dobralıktır, çok iyidir; ama
"adam öldüren" İsrail silah sanayisine milyarlarca dolar aktarmak ikiyüzlülüktür.
"Adam öldüren" İsrail tanklarını beslemek üzere tank ihaleni İsrail'e vermek, hiçbir tavır almamak ikiyüzlülüktür.
"Adam öldüren" İsrail uçaklarını Konya'dan uçurmak, ortak tatbikata girmek, bir gün İran'ı vurabilmek üzere bu topraklarda hâlâ antrenman yaptırmak ikiyüzlülüktür.
4. Dünyanın güçlülerine, Batı'nın güçlerine, lobilere meydan okumak
"cesaret"tir. Ama
"işgal edilmiş topraklar" işgal altında iken, o lobilerden, o güçlülerden, senin bugünkü
"cesaret"ine
"kepazelik" diyenlerden
"Cesaret madalyası" alıp iade etmemek dobralığın ikiyüzlülüğüdür.
5. Diplomatik kıvırtmaları, oportünist yalakalıkları, devlet adamlığı kalıplarını kale almadan
"insani tavır ve öfke" dobralıktır; iyidir. Ama bir önceki iktidara
"Filistin katledilirken verdiğiniz askeri ihaleyi hemen iptal edin" dedikten sonra, şimdi
"Bu işler kolay mı, burada devlet idare ediyoruz" demek, dobralığa sığamayacak kadar çok yüzlüdür.
6. Abluka altında, çaresiz, kendisi adına bir isyan bekleyen insanların oylarıyla da seçtiği bir örgütü İsrail veya Batı gibi
"tamamen terörist saymamak", muhatap kabul edilmesini isteyebilmek, kulak verebilmek, elini sıkabilmek önemlidir.
Ama kendi ülkende, seçilmiş insanları,
"terörist örgütle bağlantılı" diye, asla muhatap almayacağını, el sıkmayacağını ilan etmek bir başka yüzdür.
Son söz: İkide bir
"Kasımpaşalılık" diyerek, manşete çekerek,
"Kasımpaşa'dan bu yüzden diplomat çıkmaz" diye buyurarak, sadece kızdıkları bir başbakanı değil, on binlerce insanı da aşağılayabilenlerin cumhuriyetçiliği de, demokratlığı da, insanlığı da kökten ikiyüzlülüktür.
Lakin;
Yıllarca aşağılanmış, ihmal edilmiş Kasımpaşa'yı imar ederken, hemen yanı başında
"Romanlar"ı aşağılayarak, yaşam alanlarını, hayat tarzlarını yıkarak
"medeniyet götürdüğünü" iddia etmek de öyledir!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 1 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/01//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.