kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Cem Özdemir

Barack Hussein (Hüseyin) Obama'nın ABD başkanlığına seçilmesinden sonra tüm dünyada "Obamania" modası başladı. Hemen tüm ülkelerin medyasında "Bizde de bir Obama çıkabilir mi" sorusuna yanıt aranıyor. Kiminde ciddi ciddi, kiminde ilginçlik olsun diye.
Almanya'da da Cem Özdemir'in Yeşiller Partisi eşbaşkanlığına adaylığını koyması ve kazanması, kaçınılmaz olarak "Obamania" ile ilişkilendirildi. Özdemir, Alman meslektaşlarımız tarafından Avrupa'da "İlk" olmanın gizli övüncünü de barındıran ifadelerle "İşte bizim Obama'mız" diye tanıtıldı.
Gerçekten Obama ile Özdemir'in "Hikâyeleri"nin epeyce ortak ya da örtüşen noktası var:
- İkisi de 40'lı yıllarını yaşıyorlar : Obama 47, Özdemir 42 yaşında.
- İkisi de göçmen çocuğu : Obama, Kenyalı bir babanın ABD'de doğup büyümüş oğlu. Özdemir ise Türk annebabanın Almanya'da doğup büyümüş oğlu.
- İkisi de çok genç yaşta politikaya girdiler ve hızla yükseldiler : Obama 35 yaşında Illinois eyalet senatosuna, 43 yaşında ABD Senatosu'na girdi ve ondan 4 yıl sonra da ABD tarihinin ilk "Siyah" başkanı seçildi. Özdemir ise 17 yaşında Yeşiller'de siyaset yapmaya başladı, 28 yaşında Bundestag'a (Alman parlamentosu) seçilerek, Leyla Onur'la birlikte Alman milletvekili sıfatını taşıyan "İlk" Türk oldu. Bunu 4 yıl sonra Avrupa Parlamentosu'na seçilmesi izledi. (Bugün de devam ediyor) Ve nihayet partisinin liderliğine yükselerek, Almanya'da yabancı kökenli bir politikacının hayal bile edemeyeceği bir basamağa tırmanmış oldu.

Alman potası kaynaştırmıyor
Her ne kadar Özdemir, Obama'nın "Yes we can" (Evet, yapabiliriz) sloganını kampanyasının eksenine oturtmuş olsa da benzerlikler burada bitiyor. Daha doğrusu bu noktadan itibaren ayrılıklar başlıyor.
Obama doğuştan Amerikan vatandaşı. Özdemir ise Almanya'da doğmuş olmasına rağmen ancak 18 yaşında ve uzun mücadelelerden sonra Alman vatandaşı olabildi. Çünkü ABD'de doğan her çocuk Amerikan vatandaşı sayılır, bunun doğuştan kazanılan bir hak olduğu kabul edilir ama Almanya'da doğan her çocuk Alman vatandaşı olamaz. Orada hâlâ "Kan hakkı", "Kan hukuku" geçerlidir; sadece Alman annebabadan doğmuş çocuk Alman vatandaşı olabilir. Gerçi birkaç yıl önce Yeşiller'in çabalarıylayasa yumuşatılıp "Toprak hakkı" veya "Toprak hukuku" (Almanya'da doğmuş olmak) vatandaşlık kriterleri arasına girdi ama yine de Alman topraklarında dünyaya gelen her çocuk Alman olamıyor.
Başkanlık seçimleri kampanyası boyunca kimse Obama'nın kökenini dert etmedi; herkes onu sadece ve sadece "Amerikalı" olarak görüp benimsedi. Çünkü ABD'de farklılıklara saygılı bir entegrasyon var. ABD Anayasası'na bağlılık herkesi kucaklamaya ve herkes tarafından kucaklanmaya yetiyor.
Almanya'da ise Özdemir'in kökeni seçim kampanyası boyunca herkese dert oldu. Çünkü Almanya'da farklılıklara saygısız, hatta farklılıklara karşı önyargılı bir ayrımcılık var. Almanya'da doğmak, Alman vatandaşı olmak, Alman Anayasası'na ve yasalarına saygılı olmak, benimsenmekten vazgeçtik "Alman" olarak kabul edilmeye asla yetmiyor.
Cem Özdemir siyasi kariyeri, hatta yaşamı boyunca çok uğraşmasına, hatta yazdığı ilk kitaba "Ich bin ein Inlander" (Ben buradan biriyim) adını koymasına rağmen, ayrımcılık buzdağlarını eritemedi. "Inlander" (Memleketin insanı) değil, "Auslander" (Yabancı) olarak görüldü hep. 1994'te seçildiği Bundestag'da en genç milletvekillerinden biri olarak başkanlık divanında katiplik yaptığında, "Bir Türk'ün o kürsüde ne işi var" tepkileriyle karşılaştı. Milletvekili seçilebilmek için Alman vatandaşlığının şart olduğu bile unutularak.
Bu ayrımcılık tüm soydaşları gibi onu da o kadar derinden etkiledi, öylesine bilinç altına işledi ki, "Halkın önünde kazara yüzümü buruştursam, toplumda ırkçılık oranı hemen yükselişe geçiveriyor" diyor.
ABD, "Bireysel farklılık, özgürlük ve ulusal birlik" ilkeleri üstünde yükseliyor. Almanya ise farklılıkları, kökenleri asla unutmuyor, unutamıyor. Daha kötüsü, "Farklılar"a hukuken değilse bile fiilen "Negatif ayrımcılık" uyguluyor.
O nedenle, Almanlar boşuna heveslenmesinler -veya korkmasınlar!-o ülkede asla bir Obama çıkmaz. Çıksa da Obama olamaz.