Gelecek hafta Çarşamba sabahı Amerikalı seçmenlerin tercihi belli olacak. Hemen tüm kamuoyu yoklamalarına yansıyan tablo gerçekleşirse Barack Obama başkan seçilecek. Gün doğmadan neler doğar düsturuna sadık kalarak sandıklar açılmadan kesin konuşmamak gerekiyor ancak hemen tüm göstergeler de bu yönde.
Amerikan ırkçılığının fena halde depreşerek sandığa damgasını vurması ihtimali azaldığı halde mevcut. Gene de özellikle son haftalardaki tüm siyasi gelişmeler sonucun Obama lehinde çıkma ihtimalini güçlendirdi. Tam bir uzun mesafe koşucusu olan, sakin, ciddi ve sabırlı Obama'nın profili giderek yükseldi.
Konulara hakimiyeti, telaşsız konuşması ve disiplini kendisi açısından en zor grup olan beyaz işçi sınıfı ve etnik/katolik kesimlerde bile tavır değişikliğine yol açtı. Obama'nın kişiliği ve donanımı teninin rengini genel seçmen açısından neredeyse tümüyle geri plana itmiş gibi duruyor.
Obama'nın kişiliğinin ötesine gidildiğinde de Demokrat adayın öne geçmesini açıklayan belirgin faktörler var. Bugüne dek saat gibi işleyen bir örgüt sayılan Cumhuriyetçi Parti kendi içinde parçalanmış durumda.
Gerek iktidar yorgunluğu gerekse ideolojik tükenmişlik partiyi böldü. Ortaya çıkan zayıflık Cumhuriyetçilerin giderek daha sert, belden aşağı ve ırkçı temalara atıf yapan mesajlara yönelmelerine yol açtı. Bu kutuplaştırıcı tavır parti içindeki makul kesimleri daha da rahatsız etti.
McCain'in yanlış seçimi John McCain'in başkan yardımcısı adayı Sarah Palin'in ulusal ve uluslararası siyasetin karmaşık sorunları hakkındaki bilgisizliği, daha doğrusu zır cahil olması partinin önde gelen mensup ve destekleyicilerini de öfkelendirdi.
McCain'in bu tercihini sorumsuzca bulanlar birbiri ardına Obama'yı desteklediklerini açıklayarak zayıflamış Cunhuriyetçi Partiyi daha fazla böldüler. Bu şartlarda kendi evini düzenleyemeyen bir partinin ulusal ölçekte bir seçimi kazanma beceresini gösterebilmesi de kolay gözükmüyor.
Son aylarda kasırga gibi tüm Amerikan toplumunu vuran ekonomik kriz de kuşkusuz Obama'nın işine yaradı. Krizin bu denli derin yaşanmasının arkasındaki ekonomik felsefe, yani neo-liberal anlayış iflas etti. Cumhuriyetçi partinin ise yaşanan felakete rağmen hala piyasalardan dem vurarak varlıklı sınıfları kollayacak önerileri ön plana çıkarması gerçekle bağının iyice koptuğuna delaletti. Buna karşılık Demokrat parti kabaran popülist damara yanıt verecek söylemleri benimsedi.
Obama yanına ülke çapında güven uyandıracak isimleri alarak gelecekteki bir ekonomik programın ana hatlarını kamuoyuyla paylaştı. Bunlardan da önemlisi
ekonomi konularından hiç anlamadığı her halinden belli olan McCain karşısında konulara ne kadar vakıf olduğunu göstererek puan topladı. Yaşanan krizden en çok zarar gören sıradan insanların, evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalanların, işlerinden olan çalışanların haklarını koruyacağı mesajlarını verdi.
Bugüne dek kendisine en soğuk bakan beyaz işçi sınıfı erkeklerinden de oy almayı becerdiği taktirde Obama'nın seçilmesi Amerikan siyasetinde yeni bir toplumsal koalisyonun ve siyaseten yeniden mevzilenmenin gerçekleştiği anlamına da gelecek. Amerikan toplumu Barack Obama'yı başkan seçtiği taktirde bir yandan ülkesinin kurucu günahı kölelik/ırkçılıkla hesabını kapayıp ileriye yönelecek. Bir diğer yandan da yeni bir nesil bayrağı eline almış olacak.
Bu atılımı gerçekleştirebilmiş bir ABD ise dünya ile ilişkisini de çok daha farklı temellere oturtmaya hazır bir ABD olacaktır.
Yayın tarihi: 30 Ekim 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/30//haber,5A1D903DE6284D70B5A3B4BA3471A7EB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.