Dünkü yazımda belirttiğim iki ana nokta vardı:
kapitalizm her dönemde müdahaleyi bir enstrüman olarak kullanmıştır; bugünkü müdahalelere bakarak kapitalizmin sonunun geldiğini varsaymak büyük bir yanlış olur. Buradan devam edeyim ve
iki soruya yanıt arayayım.
Birincisi, bundan sonrası ne olacak; iki, bu tıkanıklıktan bir sol politika doğar mı? Krize rağmen kapitalizm Bugünkü kriz de bundan sonraki krizler de asla 1929 krizine benzemeyecektir. Kapitalizmin elinde artık krizlerle daha kolay baş etmenin araçları var ve hepsinden önemlisi kapitalizmin biriktirdiği sermaye bu araçların en önemlisi. Birikmiş sermayenin bir bölümünü kullanarak kriz aşılıyor. Belki servet el değiştiriyor ama bu sistem olarak kapitalizmle ilgili bir unsur değil.
Bugünkü krizi de kapitalizm bu yoldan aştı. Para-banka politikaları aracılığıyla ve kaynak transferiyle işin alevli kısmı geçiştirildi. Bu durum bundan sonrası için bir ipucu veriyor. Demektir ki,
bugünkü koşullar küçük bir revizyonla devam edecektir . Belki mali piyasaların ve bankaların yapısında bazı değişikliklere gidilecektir.
Ama kapitalizmin özü olan serbest piyasa olgusunu yerinden etmemek için kapitalizm bir bütün olarak elinden geleni yapacaktır. Bu saptama bizi ikinci soruya getiriyor. Bu şartlar altında öngörülemeyen bir süre için hakim olacak kapitalizm karşısında bir sol olacak mı, olacaksa bu ne tür bir sol olacak?
Sol ve kapitalizm Bu soruya bir
sübjektif bir de
objektif yanıt vermek gerekiyor.
Sübjektif yanıt bir yaklaşım, ahlaki, vicdani ve hatta varoluşsal bir tercih olarak solun var olacağını bize söyletir. Daha önce de söylediğim gibi sınıf çatışmaları temelinde taraf tutmayı öngören, esas alan bir sol ortada olacak ve bugünkü ve yarınki sisteme muhalefet edecektir. Bu sol sınıf bilinci verildiği takdirde kitlelerin farklı ekonomik politikalar öneren siyasetleri besleyeceğine de inanacaktır.
İkincisi yani
objektif yanıt daha dramatik: bu sol şu yukarıda verdiğim kabul ve tanım çerçevesi içinde dahi kapitalizme karşı mı olacaktır taraf mı?
Kısa cevap şudur:
sol, kapitalizmin evrensel olarak egemen hiçbir sorunu çözmediğini bilerek onun kaynak yaratma imkanını kullanmaya talip olacaktır. A'dan z'ye ideolojik olarak kapitalizmi reddeden bir soldan bahsetmiyoruz, bahsedemiyoruz. Bu işin imkansızlığını bize daha 1900'de
Bernstein kanıtladı. Geçen zaman da onu doğruladı.
Bu şartlar altında kapitalizmin değil dağıtım politikalarının çok şiddetli bir revizyonunu öngören bir sol geriye kalan tek ve en kuvvetli seçenektir. Bu, Marx'ın Komünist Manifesto'da sınırlarını çizdiği kapitalizm eleştirisinin dışında bir anlayışı ortaya koymaktır. Sol ve teknoloji Böyle bir solun kurgulanması dışında bugünkü verili koşulları içselleştiren ikinci bir sol seçenek bana göre bulunamaz. Nedeni açık;
bugün kapital dediğimiz zaman sadece Marx'ın dönemindeki kapitali anlamıyoruz. Haliyle bu sol öncelikle bugünkü teknolojinin içinden biçimlenecektir ki, bir modernleştirme aracı olarak yaşanmış sol deneyim çok uzun süre mülkiyet araçlarının devletleştirilmesini savunurken teknolojiye de sırtını dönmekteydi. Oysa teknolojiyi ve onun içerdiği kapital birikimini dışlayan bir sistem bundan sonrası için de kurgulanamaz.
Öyleyse gelip dayandığımız yer şudur:
yeni sol ideolojik bir tercihtir, bölüşüm politikalarına dayanmaktadır (piyasaya özgürce girme koşullarını sınırlamaksızın) ve nihayet bir üretim sistemi olarak teknokapitalizmi kullanmaya kapalı değildir. Bu sol ufuktan doğacaktır!
Yayın tarihi: 16 Ekim 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/16//haber,FC34726C19B744B087E7244A81B1141D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.